AKTUALİTE

HER TELDEN NİTELİKLİ PAYLAŞIMLAR

Posts Tagged ‘Sağlık’

Felç teşhisi – Blood Stroke

Posted by aktualite Mart 31, 2011

Kan Pıhtısı/Felç – Şimdi Dördüncü bir Endikatör Var, Dil

Felç (STROKE): İlk üç harfi hatırlayın (S.T.R)

Felç Teşhisi

Barbekü esnasında, bir kadın tökezledi ve düştü, ilkyardım çağırmayı önerenlere kendisinin iyi olduğunu, yeni ayakkabıları nedeniyle taşa takıldığını söyledi.

Onu temizlediler ve yeni bir tabak yemek verdiler. Biraz sarsılmış görünse de Jane akşamın geri kalanını eğlenerek geçirdi.

Jane’in kocası daha sonra telefonla arayarak eşinin hastaneye kaldırıldığını söyledi (akşam 06:00’da Jane öldü.) Barbekü’de felç geçirmişti. Eğer felç’in işaretlerini tanımlayabilselerdi, belkide Jane şu anda aramızda olacaktı. Bazıları ölmüyor, onun yerine çaresiz ve ümitsiz bir durumda kalıyorlar.

Bunu okumak sadece bir dakikanızı alır.

Bir nörolog felç vakalarını inmenin geldiği zamandan üç saat içinde müdahale edebilse felcin etkilerini tamamen geri çevirebileceğini söylüyor. Püf noktasının felcin tanımlanması, teşhis edilmesi ve üç saat içinde hastanın medikal bakımının başlaması olduğunu söylüyor.

Felcin Tanımlanması

Üç aşamayı hatırlayanlara şükürler olsun “S.T.R.” Okuyun ve öğrenin.

Bazen felcin semptomlarının tespit edilmesi zordur. Bilinçsiz olmak malesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin hasarına maruz kalır.

Doktorlar yakında bulunan herhangi birinin üç basit soru sorarak felci teşhis edebileceğini söylüyor:

S    *Gülümsemesini söyleyin (SMILE)
T    *Basit bir cümle kurmasını söyleyin (TALK) (örn. Bu gün dışarısı güneşli.)
R    *Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. (RAISE)

Hasta bu görevlerin herhangi birini yapmakta zorlanıyorsa, derhaş acil servis numarasını arayın ve semptomları almaya gelenlere söyleyin.

Felcin yeni işareti: Dilinizi çıkarın!

Dikkat: Felcin birbaşka işareti şudur: Hastaya dilini çıkarmasını söyleyin. Eğer dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru yatmışsa bu da felç işaretlerindendir.

Bir kardiyolog bu mektubu her alanın 10 kişiye iletmesi halinde iletenin en azından bir hayat kurtaracağını söylüyor.

Ben kendime düşeni yaptım, Siz yapar mısınız?

Posted in Bilim, Biyoloji, Sağlık | Etiketler: , , , , , | Leave a Comment »

Çeşitli hastalıklara iyi gelen bitkiler doğal ilaçlar faydalı bitkiler

Posted by aktualite Mart 3, 2011

AKCİĞER HASTALIKLARI

Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse akciğer kanamasına çok
iyi gelir. Üzüm şırasının içinde bir ay bekletilen andız otu akciğer
rahatsızlıkları ve vereme iyi gelir.
Hıyar suyu akciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.
Melek otu akciğeri kuvvetlendirir.
Şalgam akciğer bronşların temizlenmesine yardımcı olur.
Tarçın ağacı akciğerleri kuvvetlendirir.

ASTIM

Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse astıma çok iyi gelir.
Çam filizi (75 gram) akşamdan bir litre su içine bırakılıp sabahleyin
kaynatılarak on dakika dinlendirildikten sonra balla karıştırılarak günde
iki kahve fincanı içilirse, astıma çok iyi gelir. Sıcak içilmelidir.
Deve tabanının suda kaynatılıp, buharının solunması astıma ve her türlü
nefes darlığına iyi gelir.
Maydanoz tohumlarının ve yapraklarının kaynatılması ile elde edilen saf
maydanoz suyu astıma iyi gelir.
Nar, havuç ve soğan astıma iyi gelir.

 

BAĞIRSAK ENFEKSİYONLARI

Anason çayı hazmı kolaylaştırır ve bağırsak gazlarını yok eder.
Ardıç meyveleri bağırsak gazlarını önler.
Armut, bağırsakları yumuşatır.
Asma çubuklarından çıkan sıvı bağırsak kanamalarına karşı kullanılır. Bazı
yerlerde bu sıvı göz damlası olarak da kullanılır.
Ayva bağırsağı kuvvetlendirir.
Bamya sindirim sistemini düzenler, bağırsakları yumuşatarak kabızlığı önler.
Biberiye çayı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Safra kesesi
salgısını çoğaltır.
Bira mayası hazımsızlık ve bağırsak zorluklarına karşı etkilidir. Ayrıca
bağırsaklarda çürüyen besinlerin oluşturduğu zehirli maddeleri zararsız hale
getirir. Bağırsak iltihabına, iyi gelir. İki üç kahve kaşığı bira mayası bir
bardak suya karıştırılarak günlük olarak tüketilebilir.
Fasulye’ nin bağırsak temizleyici niteliği bulunur.
Havuç tohumlarından yapılan şurup, mide ve bağırsak gazlarını, kanamalarını
ve iltihaplarını önler.
Isırgan otu özü metabolizma rahatsızlıklarının yanı sıra bağırsak, mesane,
böbrek, dalak hastalıklarına iyi gelir.
Kabak çekirdeği bağırsak kurtlarını düşürücü, zehirli olmayan önemli bir
tedavi maddesidir. Büyüklerin 700 gram, küçüklerin ise 400 gram kabak
çekirdeğini aç karnına yemeleri gerekmektedir. Ayrıca; çekirdekleri yedikten 2-3 saat sonra bir çay bardağı hint yağı içmek istenen sonuç açısından etkilidir.
Kavun bağırsakları yumuşatır.
Kekik bağırsak parazitlerine iyi gelir.
Kimyon, karın ağrısına, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir.
Lahana çiğ olarak yenildiğinde sindirim sistemi rahatsızlıklarına, bağırsak
tıkanıklığına, bağırsak tembelliğine, bağırsak kurtlarına iyi gelir.
Lavanta çiçeği çayı bağırsak gazlarını yok eder.
Melisa bağırsak ağrılarına çok iyi gelir.
Nar kabuğu bağırsak kurtları ve solucanları düşürücü etki yapar.
Nohut bağırsakları yumuşatır.
Salep bağırsak tembelliğine iyi gelir.
Semizotu bağırsakları yumuşatır.
Tarçın ağacı yapraklarından ve kabuklarından elde edilen tarçın yağı
bağırsakları düzenler. Hazmı kolaylaştırır, ağrıları dindirir, mide
kramplarını giderir.
Tarhun otu, limon, elma, incir domates Bağırsak enfeksiyonlarına iyi gelir.

BASUR

Acı marul yapraklarından ve kökünden yapılan çay, basurdan şikayeti olanlara fayda sağlar.
Andız otu basur tedavisinde etkilidir.
Kabak’ın basura olumlu etkileri vardır. Karpuz ve üzüm basura iyi gelir.
At kestanesi (bir kilo) küçük parçalara doğranarak pişirilir ve suyu ile
temizlenilirse basuru önler.
Ebegümeci yapraklarından basur için merhem yapılır.
Meşe kabuğu tozu basur tedavisinde etkilidir.

BAŞ AĞRILARI

Anason tohumları yakılarak dumanı solunursa baş ağrısını giderir.
Ardıç’ın rendelenmiş meyveleri sirke içine koyup bekletildikten sonra bir
bezle alınıp üzerine sarılırsa baş ağrılarını giderir.
Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında uykusuzluk, kronik
baş ağrısı ve asabiyete iyi gelir.
Ihlamur çayı çiçeklerinden elde edilen ıhlamur ruhu baş ağrısını keser.
Karabiber tarçınla karıştırılarak kullanılırsa baş ağrısını giderici etki
yapar. Ihlamurla kaynatılınca da sancı kesici etkisi vardır.
Limon suyu bir su bardağı kahve içine sıkılıp içilirse baş ağrısına etkili
olur.
Muzun içindeki magnezyum baş ağrısı ve kramplara karşı etkili olur.
Nane çayı ve üzerlik otu baş ağrılarına iyi gelir.

BOĞAZ RAHATSIZLIKLARI

Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Bal ve sirke ilave edilerek
içilirse, boğaz ağrılarına karşı etkili olur.
Ahududu çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, bademcik iltihaplarına
iyi gelir.
Ayva’nın suda bekletilmesi ile elde edilen şurupla gargara yapılırsa boğaz
iltihaplarına iyi gelir.
Kara duttan yapılan şurup ağız ve boğaz iltihaplarını geçirir.
Gül yaprakları ile yapılan çayla gargara yapmak boğaz iltihaplarında çok
etkili olur.
Hintyağı boğaz ağrısı hallerinde 20 gram içilip bir gün de oruç tutulursa
şikayet konusu olan durumlar geçer.
Ihlamur, sarımsak, frenk üzümü, dut boğaz ağrılarına iyi gelir.
İncir sütle birlikte pişirilerek yenilirse nezleyi ve boğaz ağrılarını
giderir. Göğsü yumuşatır.
Kara kafes gargara yapıldığında, boğaz iltihabı ve anjine etkili olur.
Kızıl yaprak kaynatılarak gargara yapıldığında boğaz iltihaplarını yok eder.
Buruna çekildiğinde nezleyi geçirir.
Limon suyu boğaz hastalıklarına ve bademcik rahatsızlıklarına iyi gelir.
Melek otu kaynatılarak gargara yapıldığında boğaz yaralarını tedavi eder.
Menekşe yapraklarından yapılan çay bronşit, boğaz ve göğüs iltihaplarına çok iyi gelir.
Mine çiçeği suyu ile gargara yapıldığında boğaz iltihaplarını giderir.
Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay ağızda gargara yapıldığında bademcik iltihaplarını önler.
Yabanmersini boğaz hastalıklarına iyi gelir.

BÖBREK RAHATSIZLIKLARI

Adaçayı bir miktar kurutulup 1 litre suda kaynatılarak içildiğinde böbrek ve
mesane rahatsızlıklarına iyi gelir.
Anason tohumları toz haline getirilip, üzüm şırasına karıştırılarak
içildiğinde böbrek taşlarını düşürür.
Armut, böbrekleri çalıştırır.
Arda’nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı böbrek ve safrakesesi
taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına iyi
gelir.
Aşk otu tohumları bir bardak sirke içine konup 2 saat bekletilerek içilirse
böbrek, mesane ve safrakesesi taşlarını düşürür.
Ayrık otu (50gram) kökünün bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen
ilaç böbrek taşlarını ve idrar yollarındaki kumu düşürür.
Andız otu üzüm şırasının içinde bir ay bekletilip içilirse böbrek, mesane ve
safra kesesi taşlarının oluşumunu önler.
Aşk otu gövdesi böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Çok miktarda
alınan aşk otu böbrekleri yorabilir. Böbrek rahatsızlığı çekenlerin aşk
otundan yapılan ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir.
Biberiye çayı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Safra kesesi
salgısını çoğaltır.
Domates, pırasa, armut ve üzüm safra ve böbrek taşlarına iyi gelir. Domates,sıcak aylarda bol miktarda yenilirse, böbrek ve kan dolaşımını rahatlatır.
Domatesten tam olarak yararlanabilmek için daima çiğ yemelidir.
Hint safranı kökü ve çalısı kaynatılarak içildiğinde karaciğer ve
safrakesesi rahatsızlıklarını giderir.
Huş ağacı yapraklarından yapılan çay, böbrek tembelliğini ve vücudun su
tutmasını önler.
Kabak böbrek ve mesane iltihaplarına iyi gelir ve idrar sökücü etki yapar.
Lavanta çiçeği böbrekleri temizler.
Meyan kökü böbrek ve idrar yollarındaki taşları düşürür.
Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek iltihaplarına iyi gelir.
Nohut böbrek kumlarını temizler.
Şeftali yapraklarından yapılan çay uzun süre içilince böbrek ve safra
taşlarına iyi gelir.

Turp böbreklerdeki mikropları öldürür.
Üzüm, elma, kavun, kereviz ve karahindiba böbrek hastalıklarına iyi gelir.
Yabani armut (ahlat) mesane içinde mevcut olan taşları bakterilere
dönüştürerek zamanla yok olmalarını sağlar.

BÖCEK SOKMA VE ISIRMALARI

Adaçayı yapraklarından yapılan merhem, sivrisinek, arı sokmasında acıyı
dindirir, kaşıntıyı önler.
Andız otu yaprakları veya kökünün hayvan ısırma ve sokmalarında enfeksiyon
oluşumunu önleyici etkileri vardır. Çok miktarda andız otu mide bulantısına
neden olur.
Çalı kavağı (ezilmiş) arı sokmalarında sokulan yere sarılırsa etkili olur.
Zeytinyağı ile karıştırılarak elde edilen merhem yanıklara sürülürse şifa
verir.
Deve tabanı yaprakları ezilip merhem haline getirilerek yaraların,
çıbanları, şişen ayakların ve böcek sokan yerlerin üzerine sarılırsa çabuk
iyileşmelerini sağlar.
Maydanoz tohumlarının ve yapraklarının kaynatılması ile elde edilen saf
maydanoz suyu, arı ve haşarat sokmasında, sokulan yere sürüldüğünde ağrısını geçirir.
Sarımsak rendelenmiş olarak yara, çıban ve zehirli hayvanların soktuğu
bölgelere sarıldığında iyileştirici olur.

CİLT HASTALIKLARI VE BAKIMI

Anason Tohumları’nın kaynatılmasıyla elde edilen sudan cilt bakımı için
yararlanılır.
Ardıç meyveleri dallarından yapılan merhem deri üzerine sürülerek ovulursa
cilt hastalıklarına iyi gelir.
Arpa unu hamur haline getirilerek yüze maske halinde sürülür. 2 saat
bekletilir. Bu işlem sonucunda yüzdeki lekeleri yok olur.
Aşk otu kökü kaynatılarak elde edilen sıvı yüzdeki lekeleri yok eder.
Biberiye, merhem haline getirilerek vücuda sürülerse cildi güzelleştirir,
kırışıklıkları giderir. 2 gram kurutulmuş biberiye yaprağı ve çiçeği bir tas
içinde 20 dakika kaynatılarak, vücut yıkandığında güzelleştirir, pürüzsüz
hale getirir.
Havuç cilt kırışıklığına iyi gelir.
Kuşkonmaz cilde canlılık verir. Bu bitki hava akımı olan havayı temizleyici
etki yapar.
Çam dikeni, yumuşak dalları ve çam kozalığı ince doğranıp üzerine su
dökülür. Yarım saat kaynatılarak elde edilen sıvı banyo yaparken
kullanılırsa, cilt hastalıklarına iyi gelir.
İncir dallarındaki özsuyu siğil ve nasır türü oluşumların tedavisinde
etkilidir.
Hıyar suyu ile yatmadan önce ellere ve yüze sürülürse cildi kırışıklıklardan
koruyarak güzelleştirir. On dakika sonra tamamen yıkamak gerekir.
Huş ağacı yaprakları ezilip su ile karıştırılan yapraklarıyla banyo
yapılırsa, cilt hastalıklarına iyi gelir.
Üzüm cildi güzelleştirir.

CİNSEL GÜÇSÜZLÜK

Badem, ilaç olarak cinsel güçsüzlüğe karşı kullanılır. Böyle durumlarda bir
ay süreyle yemeklerden sonra yirmi adet tatlı badem yemek gerekir.
Enginar cinsel gücü arttırır, vücudu kuvvetlendirir.
Fındık, iktidarsızlığa iyi gelir.
Havuç, cinsel güçsüzlükten şikayet edenlere sıkça önerilen bir bitkidir.
İncir cinsel isteği arttırır. Bol miktarda yenilen incir iktidarsızlığa iyi
gelir.
Karabiber iktidarsızlık ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Kereviz iktidarsızlığa iyi gelir.
Maydanoz erkeklerde ve kadınlarda cinsel isteği arttırır.
Salep kolay sindirilen ve cinsel gücü arttırıcı etkisi olan bir besindir.
Terme’nin cinsel istek arttırıcı etkisi vardır.
Vanilya erkeklerde ve kadınlarda cinsel isteksizliği yok eder.
Yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde
cinsel gücü arttırır.
Yulaf cinsel iktidarsızlık şikayetlerine etkilidir. Kış sabahları kaynatılıp
lapa şeklinde yenebilir. İçine kuru yemiş ve bal katılarak besin değeri
artırılır.

ÇOCUKLAR İÇİN

Havuç, çocuklarda bağırsak kurtlarına etkisi olur.
Ispanak çocuklara ve hastalara bol miktarda yedirilmelidir.
Kivi A, C, P vitamini açısından son derece zengin bir meyvedir ve çocuk
gelişiminde son derece sağlıklı bir besindir.
Marul öz suyunda bulunan maddeler küçük çocukların göğsünü yumuşatıcı etki
yapar. Öksürüklerine iyi gelir. Büyüme çağındaki çocuklara çok yararlı bir
besindir.
Menekşe dövülerek vücuda sarıldığında çocuklarda görülen kızamık, kızıl ve
küçük çocukların başlarında oluşan deri kabarmasına iyi gelir.
Mısır çocukların gelişiminde çok yararlı bir besindir.
Domatesi özellikle çocuklar çiğ olarak yemelidir. Bebeklere sıkılarak
içirilen suyu çok yararlıdır; çünkü domates çocuklar için gerekli kalsiyum,
fosfor, potasyum ve organik tuz içermektedir.
Yulaf Vücuda ısı verdiği için yazdan çok kışın tüketilir. Tiroid bezinin
çalışmasını sağlar ve hızlandırır.
Toksin atıcıdır. İçerdiği vitamin ve mineraller özellikle çocuklara iyi
gelir.

DAMAR HASTALIKLARI

Armut, damarların içinde biriken tortuları eritip, idrarla dışarı atar.
Ayçiçek yağı (soğuk preslenmiş) damar kireçlenmesine çok iyi gelir. Damar
sertliği, kolesterol ve tansiyona içerdiği pektin maddesi nedeniyle iyi
gelir.
Çavdar lezzetli bir ürün olup vücuda enerji verir. Damar sertliği ve dolaşım
bozukluğu sorunu yaşayanlar için yararlı bir üründür.
Domates, sarımsak, limon, maydanoz, armut damar sertliği ve dolaşım
bozukluklarına iyi gelir.
Greyfurt’un C vitamini yönünden zengin olmakla beraber tadı acıdır. Günde 1 tane yendiğinde atardamar tıkanmasını önleyici, tıkalı damarları açıcıdır.
Ihlamur, damar kireçlenmesi, kansızlık ve dolaşım bozukluklarına iyi gelir.
Karaturp damar sertliğine iyi gelir.
Limon damar sertliğine karşı etkilidir.
Portakal ve yeşil biber damar zayıflığına iyi gelir.
Sarımsak, soğan damar sertliğini önler.
Üzerlik otu çayı damar tıkanması gibi hallerde çok etkili olur.

DERİ HASTALIKLARI

Adaçayı iltihaplı yaraları ve çıbanları tedavi eder.
Andız otu (taze) kökü ezmesi çıbanların üzerine sarılırsa çabuk iyileşmesini
sağlar. Andız otundan yapılan merhemler, egzamaya, kaşıntıya iyi gelir.
Ardıç dallarının ezilmesi yolu ile elde edilen suyu çıbanları ve şişlikleri
tedavi eder.
Arpa unu hamur haline getirilir. Bir miktar keten tohumu ve üzerlik otu
ilave edilerek karna sarılır. Çıban ve yaraları tedavi eder.
Asma çubuklarından çıkan sıvı egzamaya karşı kullanılır.
Ayçiçeği tohumlarından elde edilen merhem kurdeşen hastalığının tedavisinde
kullanılır, yaraları tedavi eder.
Ayrıkotu 2 yemek kaşığı ince ve muntazam kıyılarak ¼ litre suda kaynatılıp
çay gibi içilirse deri hastalıklarına iyi gelir.
Ceviz yaprak ve kabukları Kronik egzamayı tamamen yok edicidir.1/2 kg kuru ceviz yaprağı 1.5 litre suda 1 saat kaynatılır. Banyo suyuna ilave edilir.
Nasırlar üzerine sürülen ceviz yağı bunların zamanla yok olmasını sağlar.
Çilek yapraklarından yapılan çay sağlık kaynağıdır. Çilek yaprağı çayı,
ergenlik sivilce ve çıbanlarını da yok eder.
Ebegümeci yapraklarından çıbanlar için merhem yapılır.
Elma, uçuk (Herpes) mikrobuna karşı çok etkilidir.
Erkeç sakalından yapılan merhem deri hastalıklarına karşı kullanılır.
Kaşıntıyı önler.
Frenk maydanozunu ezilerek yapılan merhem egzamayı tedavi eder.
Enginar, limon, salatalık, kereviz, kuşkonmaz ve turp deri hastalıklarına
iyi gelir.
Kanarya otu ezilerek merhem haline getirilip yaraların üzerine sürülürse,
yaraların çabuk kapanmasını sağlar.
Melek otunun sıkılması ile elde edilen sıvı veya kurutulup dövülerek elde
edilen toz, yaraların tedavisinde kullanılır.
Havuçtan yapılan merhem uyuz hastalığına ve kaşıntılara iyi gelir.
Yaraların, yanıkların ve çıbanların çabuk kapanmasını sağlar.
Kaya koruğu (taze) özsuyunda büzüştürücü etkisi olan bir madde vardır, bu
nedenle yapraklarından yapılan merhem yara, yanık ve nasırların tedavisinde
kullanılır.
Marul lapası kan çıbanı ve yanıkların üzerine sürülür.
Mine çiçeği suyu yara ve çıbanların üzerine sarıldığında iyileşmelerini
sağlar.

DİŞ BAKIMI

Adaçayı toz haline getirilerek diş temizliğinde kullanılır. Dişleri
sağlamlaştırır, bembeyaz yapar.
Ahududu çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, diş eti iltihaplarına
iyi gelir.
Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında ağızdaki zararlı
bakteri ve molekülleri yok eder. Vücudun zehirlerden temizlenmesine yardımcı olur.
Böğürtlen suda kaynatılıp bu su ile ağız çalkalanırsa ağız yaraları ve diş
etleri iltihaplanmasına iyi gelir. Böğürtlen yaprakları çiğnenirse dişeti
kanamaları durur.
Ceviz kökünden diş ağrısını önleyici bir sıvı elde edilir. Çayın içinde
bulunan flüorür maddesi diş çürümelerini önler.
Frenk üzümü (kaynatılmış) kaynar suya bırakılarak elde edilen sıvı ile
gargara yapılırsa ağız yaraları, diş etleri kanamaları yok olur.
Kara buğday son derece zengin besin değeri ile yüksek kalori sağlayıcı bir
bitkisel üründür. İçinde dişlerin çürümesini önleyen flüorür vardır.
Kimyon tohumları ağızda çiğnendiğinde diş etlerini kuvvetlendirir.
Havuç dişetlerini kuvvetlendirir.
Karadut şurubunun lokal olarak uygulanması halinde diş ağrısına iyi
gelmesidir.
Karanfil ağacından elde edilen yağın diş çürümelerini önleyici etkisi
vardır.
Limon çiğnendiğinde diş etleri kanamasını önler.
Maydanoz diş ağrılarında etkili olur.
Mine çiçeği suyu ile gargara yapıldığında diş çürümelerini önler.
Turp dişetlerini kuvvetlendirir.
Yaban mersini diş iltihaplarına iyi gelir.

GÖZ RAHATSIZLIKLARI

Ceviz yapraklarının kaynatılması ile elde edilen sıvının içine batırılan
temiz bir bez parçası göz üzerine konursa, göz iltihaplanmalarını önler.
Deve tabanı suda kaynatılarak pansuman yapılırsa deri ve göz kapağı
iltihaplarını önler.
Frenk maydonuzu göz hastalıklarına etkilidir.
Gül yapraklarından yapılan çayla göz nezlesi ve kanlanmasında bu çayla göz
banyosu yapmak çok etkili olur.
Havuç gözleri kuvvetlendirir.
Kavun göz nezlesine iyi gelir.
Kaya koruğunun (taze) yapraklarının ezilmesi ile elde edilen sıvı göz
ağrılarını dindirir.
Maydanoz suyu ile göz banyosu yapıldığında gözkapağı iltihaplarını
iyileştirici özelliği vardır.
Mine çiçeği suyu ile yıkanan gözlerde iltihap yok olur.
Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek göz iltihaplarına iyi gelir.
Peygamber çiçeği göz hastalıklarına iyi gelir.
Rezene (raziyane) tozu karıştırılan suyla gözler yıkandığında
kuvvetlendirir.
Üzerlik otu gözleri kuvvetlendirir.

GUT (EKLEM) HASTALIĞI

Ahududu yapraklarından yapılan çay gut hastalığına iyi gelir.
Aşk otu, gut hastalığına karşı etkilidir.
Ayrık otu (50 gr) kökünün bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen
ilaç gut hastalığına karşı kullanılır.
Huş ağacı yapraklarından yapılan çay, gut hastalığına iyi gelir.
Kereviz gut hastalığının tedavisinde kullanılır.
Peygamber çiçeği gut hastalığından oluşan ağrılı nöbetlere de etkili olur.

HAMİLELİK

Adaçayı, bazı annelerde bebeği emzirdikten sonra sütün akmaya devam ettiği hallerde göğüs ucuna aynı merhemden bir miktar sürülerek sütün kesilmesi sağlanır.
Anasondan elde edilen yağ hormonları düzenler, anne sütünü çoğaltır.
Frenk maydonozunun ezilerek yapılan merhem loğusa kadınların göğüslerindeki durmayan süt akıntısını ve iltihapları tedavi eder.
Kimyon anne sütünü çoğaltır, balgam ve ter söktürür.
Nohut emzikli kadınların sütünü arttırır.

İDRAR YOLLARI ENFEKSİYONLARI

Andız otu kökünden elde edilen yağ idrar söktürücü ve safra ifrazatını
arttırıcıdır.
Ardıç meyveleri idrarı söktürür, idrar organlarını dezenfekte eder.
Ayrık otu (50 gr) kökünün bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen
ilaç ter ve idrar söktürür, Böğürtlenin, idrar söktürücü özelliği vardır.
Çilek, salatalık, idrar söktürür.
Erkeç otu idrar yolları iltihabı ve soğuk algınlığına iyi gelir.
Frenk üzümü yapraklarından yapılan çay idrar ve ter söktürür.
Hercai menekşe ¼ litre kaynar suda iki tatlı kaşığı menekşe on dakika
bırakılıp oluşturulan çay içilirse; idrar söktürür, idrar yolları
hastalıklarına, iyi gelir.
Hint safranı, maydanoz idrar söktürür.
Kabak idrar sökücü etki yapar.
Kahve idrarı söktürür, terlemeyi azaltır.
Kırmızı ayrıkotu kökünden yapılan ilaçlar ter ve idrar söktürücüdür.
Kimyon çayı idrar söktürür, vücudu ısıtır.
Menekşe çiçeklerinden yapılan çay idrar söktürücüdür.
Mısır koçanı idrar söktürür. Ayrıca idrar yollarını taş ve kumlardan
temizler.
Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay içilince idrar söktürür.
Pırasa idrar söktürür, hazmı kolaylaştırır.
Semizotu kanlı idrara karşı etkilidir.
Yaban eriği çiçeklerinden yapılan çay, idrar söktürür.
Yabani armut (ahlat) ağacının taze ve genç yaprakları kaynatılarak suyu
içildiğinde idrarı dezenfekte eder ve söktürür

İSHAL

Havuç, limon, nar ise ishale iyi gelir. Bir miktar kurutulmuş adaçayı 1
litre suda kaynatılarak içildiğinde ishale iyi gelir.
Ahududu yaprakları ishal kesicidir.
Arpa’nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı ishali önler. Böbrek ve
safrakesesi taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak
hastalıklarına, bronşit ve nezleye, cilt hastalıklarına, kansızlığa,
raşitizm hastalığına iyi gelir. Kemik kireçlenmesini önlemesi en önemli
özelliğidir.
Böğürtlen ishale iyi gelir.
Bademyağı başlı başına bir ilaçtır. Yumuşatıcı etkisi olduğundan küçük
çocukların kabızlığını gidermek için bir kahve kaşığı kullanılırsa iyi sonuç
alınır. Hem iç organlar için hem de cilt için çok yararlıdır. Yaralara
sürüldüğünde acıyı dindirir.
Gül yaprakları çay gibi kaynatılıp içilirse rahatlık verici ve ishal
gidericidir.
Kestane ağacının yaprakları kaynatılıp, içilirse ishali önler.
Koyu çay, şeftali ishali önler.
Kızılcık’ın en etkin olduğu rahatsızlık ishaldir. Kabızlık yapar.
Labada ishal kesicidir. Bağırsaklara dolgunluk hissi veren iyi bir besindir.
Misk otu kötü kaynatılarak içildiğinde ishali önler.
Muz kabızlığa çok iyi gelir.
Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay içilince, zatürree başlangıcı, nefes
yolu hastalıkları, nezle, grip, öksürüğe iyi gelir.
Pirincin tutucu etkisinden ötürü ishal kesici özelliği fazladır.
Yabani armut (ahlat) pişirilerek yendiğinde ishali önler.

İŞTAH AÇICI BESİNLER

Adaçayı yapraklarından elde edilen toz iştahsızlığı önler.
Anason tohumlarının yenmesi iştahı arttırır.
Ananas tohumlarından elde edilen anason yağı iştah açıcıdır, harareti
söndürür.
Andız otu iştah açar. Ardıç meyveleri iştahı arttırır, hazımı kolaylaştırır.
Biber ve enginar, iştahsızlığa karşı etkilidir.
Ceviz yapraklarından yapılan çay iştahı açar, mideyi kuvvetlendirir.
Güvercin kökü iştah açıcıdır.
Kantaron iştahı çar, hazımsızlıkları giderir.
Karabiber iştahsızlığa karşı son derece etkilidir. Ayrıca hazmı
kolaylaştırır.
Kavun, kereviz, kimyon, maydanoz ve melisa otu iştah açar.
Kırmızı yaban mersini meyvelerinden yapılan komposto iştahı açar, vücut
kırgınlığını giderir.
Kişniş iştah açar. Taze kişniş meyvesinin ve otunun tahtakurusunu andıran
çok kötü bir kokusu vardır. Kurutulduktan sonra bu koku kaybolur. 3 gram
kurutulmuş kişniş ve kişniş çekirdeği 1/4 litre kaynar suya bırakılır. 10
dakika bekletilerek içilirse iştah açar.
Lavanta çiçeği iştah açar. Bir kesme şekerinin üzerine beş damla lavanta
yağı damlatılarak yenildiğinde iştahı açar. Hazmı kolaylaştırır.
Nohut kilo aldırır.
Soğan iştahsızlığa iyi gelir.

KABIZLIK

Pırasa, erik, kiraz, üzüm, zeytinyağı ve şalgam kabızlığa iyi gelir.
Elma yemeklerden önce yenilince kabızlığı giderir.
Erik’in kurutulmuşu kabızlığa karşı iyi bir ilaçtır. Erikleri akşamdan
ıslatıp sabah aç karnına yemek, üzerine de suyunu içmek yararlı olur.
Fesleğen tohumları kaynatılarak içilirse kabızlığa iyi gelir. Frenk üzümü
yapraklarından yapılan çay kabızlığa iyi gelir.
Gül yapraklarının dip kısmı kesilmeden reçel yapılırsa kabızlığa iyi gelir.
Ispanak hazmı kolaylaştırır, kabızlığı önler.
Keten, bağırsak cidarına etki ederek sindirimi hızlandırır. Bu nedenle son
derece etkili ve sağlıklı bir müshil ilacıdır. Vücutta herhangi bir tahribat
yapmadan kabızlığı önler.
Taze incir kabızlığı giderir. Kuru incirler akşamdan suya konup
yumuşatılarak sabahleyin aç karnına yenirse bağırsakların faaliyetini
arttırır.

KALP HASTALIKLARI

Asma vücut yağlanmasına, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına karşı çok
etkilidir.
Acı marul çiçekleri toplanır, bol şekerle iyice karıştırılır, güneşte
kurutulur. Elde edilen bu lezzetli ilaç kalp hastalıklarına iyi gelir ve
kalbi kuvvetlendirir. Bu ilaçtan günde 1-2 kahve kaşığı alınabilir.
Anason tohumlarını çiğnemek kalp çarpıntısını giderir.
Cevizde ki yağın yapılan araştırmaların kolesterolü yükseltmeyip düşürdüğünü
ortaya çıkardığından, kalp krizini önlemek için günde üç ceviz yemenin
yaralı olduğu anlaşılmıştır.
Erik, Erkeç otu kalbi kuvvetlendirir.
Fındık (günde bir avuç) tüketilmesi enfarktüsü önler. Haşhaş tohumları kalp
hastalarına iyi etki eder.
Karnabahar kalp rahatsızlıklarına karşı etkilidir.
Kedi otu kalp atışlarını düzenleyicidir.
Kekik kalp çarpıntısını önler.
Kereviz, üzüm, soğan, nar kalp yorgunluğuna iyi gelir.
Limon, melek otu kalbi kuvvetlendirir.
Lahanada bulunan potasyum vücudun suyunu alarak kalp ve dolaşımı rahatlatır.
Vücudun zehrini atmasını sağlar.
Marul sinirsel kalp çarpıntılarına iyi gelir.
Sarımsak kandaki kolesterolü dengelediği için kalp krizi riskini azaltır.

KAN HASTALIKLARI

Adaçayı yapraklarından elde edilen toz kanı düzeltir. Ahlat (yaban armudu),
kan deveranını düzenler. Armut, kansızlığı giderir.
Arpa’nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı kansızlığa iyi gelir.
Biberiye çiçekleri ekmek ve tereyağı ile birlikte yenirse kanı temizler.
Böğürtlen yaprakları içeriği oluşmadan toplanıp gölgelikte demetler halinde
kurutulur ve bundan yapılan şurup kanı temizler.
Çentiyane çiçeği, sonbaharda toplanır, kansızlığa iyi gelir.
Çilek, vücudu serinletir, zehirlerden arındırır ve kanı temizler.
Fındık, içerdiği B grubu vitaminler nedeniyle kan yapısını kuvvetlendirip,
ruhsal gerginliği ortadan kaldırır.
Isırgan otu kökü ve yaprakları kaynatılıp içilirse kanı temizler ve kan
yapar.
Ispanak, pancar, lahana, dere otu, havuç, elma, erik, üzüm, domates ve
kayısı kansızlığa iyi gelir. Taze yaprakları salata yapılarak yenirse kanı
temizler. Kökü kurutularak kavrulur, kahve gibi içilir veya kahveye ilave
edilir.
Kantaron kansızlığa iyi gelir.
Karalahana kan dolaşımını düzenler, metabolizma rahatsızlıklarını
iyileştirir. Lahana kanı temizler.
Kavun’un en önemli özelliği, kanı temizlemesidir.
Kereviz, semizotu kanı temizler.
Kırmızı ayrıkotu kökünden yapılan ilaçlar ağrıları dindirir, kanı temizler.
Melek otu kanı çoğaltır.
Mürver ağacı meyveleri ile vitamin kürü yapmak ve kanı temizlemek için bol
miktarda mürver meyvesi yenir.
Pırasada bol miktarda vitamin vardır. Çiğ yenildiğinde kan yapıcı etki
gösterir.
Sarımsak kanı temizler.

KANSER

Domates kanser hastalarına önerilir.
Karaturp kür halinde yenilince kansere karşı vücudun direncini arttırır. Az
yenince tembel organları harekete geçirir.
Isırgan otu çayı kansere iyi gelir.
Kiraza rengini veren maddenin göğüs, bağırsak ve prostat kanserine iyi
geldiği öne sürülmektedir.
Lahana bol miktarda B ve C vitaminleri ile kanser oluşumunu önleyen negatif
enzimler içerir. Sabah kahvaltısından evvel içilen bir bardak lahana suyu
sağlığa yararlıdır.
Maydanoz kansere iyi gelir.
Sarımsak ve pancar kansere ve kansere yatkın vücutlara iyi gelir.
Üzerlik otu çayı kan pıhtılaşması gibi hallerde çok etkili olur.

KARACİĞER RAHATSIZLIKLARI

Acı marul yapraklarından ve kökünden yapılan çay, karaciğer, dalak ve
böbreklerin faaliyetlerini düzenler.
Adaçayı (bir miktar kurutulmuş) 1 litre suda kaynatılarak içildiğinde
karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.
Aşk otu tohumları bir bardak su içinde 6 saat bekletilerek içilir.
Karaciğer, dalak, mesane ve böbreklerin çalışmasını düzenler.
Ayvada, şeker, tanen ve bol miktarda vitamin vardır. Karaciğer tembelliğine iyi gelir.
Civan perçemi, domates karaciğer hastalıklarına iyi gelir.
Enginar, CYNARIN içerdiği için karaciğer ve safra kesesinde biriken nikotin, alkol ve yağın vücuttan atılımını sağlar.
Hint safranı kökü ve çalısı kaynatılarak içildiğinde karaciğer ve
safrakesesi rahatsızlıklarını giderir.
Karahindiba, kuşkonmaz, havuç, enginar, zeytin, kereviz, turp, zeytinyağı ve greyfurt karaciğer yetersizliği ve büyümesine iyi gelir.
Maydanoz karaciğer şişkinliğinde etkili olur.
Marul karaciğer ve dalak şişmesine iyi gelir.
Melek otu karaciğeri kuvvetlendirir.
Turp karaciğer şişliğini yok eder.

KOLESTEROL

Enginar ve karahindiba kolesterolü önler.
Fasulye, kalp damar tıkanıklığı ve kolesterol düşürmek için birebirdir.
Özellikle soya fasulyesinde bu etki çok fazladır.
Fındığın içinde yüksek düzeyde oleik asit bulunduğundan kolesterol
yükselmesini önleyerek kalp ve damar hastalıklarından korunmayı sağlar.
Siyah üzüm içindeki maddeler kolesterol düşürücü etki yapar.
Greyfurt, enginar kolesterol düşürücüdür.

MENOPOZ

Adaçayı ve Frenk üzümü (Bektaşi üzümü) menopoza iyi gelir.

MİDE RAHATSIZLIKLARI

Acı marulun kökünde ve gövdesinde bulunan süt, mide rahatsızlıklarına ve
hazımsızlığı iyi gelir. Kurutulmuş acı marul yaprakları ve kökü safra
kesesinin faaliyetini hızlandırır, hazmı kolaylaştırılır. Acı marulda idrar
söktürme özelliği olduğu gibi, mide nezlesine de iyi gelir. Ayrıca
kanamalarda da iyi bir dindiricidir.
Adaçayı yapraklarından elde edilen toz mide suyunu tanzim eder, iştahsızlığı
önler.
Anason tohumlarının yenmesi mide ekşimesini önler. Anason tohumlarından elde edilen anason yağı mide rahatsızlıklarına iyi gelir.
Andız otu kökünden yapılan çay, mide rahatsızlıklarına çok iyi gelir, mideyi
kuvvetlendirir, balgam söktürür. Üzüm şırasının içinde bir ay bekletilen
andız otu, mide rahatsızlıklarına iyi gelir.
Armut hazmı kolaylaştırır ama kendisinin hazmı kolay değildir. Midesi
sorunlu olanlar elma gibi ısırarak yemek yerine suyunu tercih etmelidir.
Armuttan en iyi şekilde yararlanmak isteyenler, yemeklerden önce yemelidir.
Aşk otu (kurutulmuş) otu toz haline getirilir. 1 çay kaşığı 1 bardak sirkeye
konularak içilir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Biber, mide salgısını
çoğaltır.
Ayvada, mideyi kuvvetlendirir.
Cevizin taze dallarının kabukları, meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp
kaynatılırsa mideyi kuvvetlendirir. Domates mide rahatsızlıklarına iyi
gelir.
Ebegümeci mide şikayetlerini düzeltir.
Havuç, lahana, limon, üzüm, elma, ananas mide asitleşmesi ve ülsere iyi
gelir.
Hurmadan (taze) yapılan şurup, karın ağrılarına ve mide kramplarına iyi
gelir.
Ihlamur çayı balla karıştırılıp içildiğinde mide ülserine karşı etkili olur.
Isırgan otu özü metabolizma rahatsızlıklarının yanı sıra mide hastalıklarına
iyi gelir. Yaprakları ile gövdesinden hazırlanan salatayla kür yapılırsa
vücuda son derece yararlı olur.
Karanfil ağacından elde edilen yağ mideyi kuvvetlendirir.
Kiraz kanı temizler, mideyi kuvvetlendirir. Sindirim sisteminde meydana
gelen ağrıları dindirir. Kanamaları giderir.
Kimyon ve kişniş mide ve bağırsak gazlarını yok eder.
Lahana çiğ olarak mide ülserine iyi gelir.
Mandalina, spazma iyi gelir.
Melek otu mideye canlılık kazandırır. Melek otu mide zayıflığına iyi gelir.
Mide ifrazatını arttırır.
Meşe ağacı kabuklarından yapılan çay, mide ve bağırsak kanamalarını
iyileştirir.
Meyan kökü şurubu mide ve bağırsak gazlarına çok iyi gelir. Mide ve on iki
parmak bağırsağı ülserlerine karşı etkilidir.
Nane çayı içildiğinde mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Mide ve
bağırsak gazlarını yok eder.
Soğan ve üzüm ürik asiti yok eder.
Tarhunotu, limon, elma, domates mide ekşimelerine iyi gelir.
Yaban mersini meyveleri mide nezlesine çok iyidir. Mide gazını yok eder.

ÖDEM

Arpa’nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı susuzluğu giderir.
Aşk otu kökünden elde edilen yağ, vücudun çeşitli yerlerinin su toplamasıyla
oluşan hastalıkların tedavisinde de kullanılır.
Havuç tohumlarından yapılan şurup, vücudun su tutmasına ve hazım
rahatsızlıklarına iyi gelir.
Kenevirle (bir miktar) kaynatılan sütten gün boyu birkaç defa birer yudum
içilirse ödem hastalığına son derece olumlu etki yapar.
Soğan, armut, kavun, elma, kiraz, şeftali, dereotu, patlıcan vücuttaki ödem
ve su tutulmasını önleyicidir.
Turp ödeme iyi gelir.

ÖKSÜRÜK

Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse öksürüğü dindirir,
balgamı söker.
Ardıç taze meyvelerinin ezilmesi ile elde edilen şurup öksürüğe çok iyi
gelir.
Böğürtlen yaprakları içeriği oluşmadan toplanıp gölgelikte demetler halinde
kurutulur ve bundan yapılan şurup kanı temizler, öksürüğe, iyi gelir.
Ebegümeci göğsü yumuşatır. Öksürük kesici olduğundan bronşite ve nezleye iyi gelir. Bulantı ve kusmalara karşı da yararlıdır.
Gelincik çiçeklerinden yapılan şurup, ağrıları dindirici ilaç olarak
kullanıldığı gibi öksürüğe ve öksürük gıcığına etkilidir.
Ihlamur çayı kronik öksürüğü keser. Ter ve balgam söktürücüdür.
Kenevir çayı balla tatlandırılıp içilirse, öksürük boğmaca ve ses
kısılmasına iyi gelir.
Kırmızı yaban mersini yapraklarından yapılan şurup öksürüğe etkili olur.
Meşe ağacı kabuklarından yapılan çay kanlı öksürük ve kan kusmaya çok iyi
gelir.
Meyan kökü şurubu öksürüğe iyi gelir.
Yaban eriği ezilerek şekerle pişirilirse öksürüğü yok eder.

PROSTAT

Turp, ceviz, tereotu, soğan, çay, üzüm prostata iyi gelir.
Ballıbaba otu ezilerek suyu çıkarılır. Bu su, prostat hastalıklarına karşı
kullanılır.

REGL DÜZENSİZLİĞİ VE AĞRILARI

Adaçayı regl düzensizliklerini ve ağrıları giderir, rahim iltihaplarını
tedavi eder.
Ahududu kadınlarda beyaz akıntıyı önler, fazla miktarda gelen regl
kanamasını düzenler.
Ballıbaba otu ezilerek suyu çıkarılır. Bu su, rahim iltihap ve kanamalarına,
beyaz akıntıya karşı kullanılır. Ekşi yonca regl düzensizlikleri ve
ağrılarına iyi gelir.
Havuç regl kanamasını çoğaltır.
Kaya koruğunun (taze) yaprakların ezilmesi ile elde edilen sıvı regl
düzensizliklerini önler.
Kuşkonmaz regl dönemlerinde vücutta su birikmesini önler. İçerdiği maddeler vücuttaki fazla suyu dışarı atar.
Mine çiçeği suyu regl düzensizliklerini önler.

ROMATİZMA

Armut, romatizma, eklem kireçlenmesi olanlar için yararlıdır.
Arpa’nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısının içilmesi, kemik
kireçlenmesini önlemesi en önemli özelliğidir.
Aşk otu ve enginar romatizmaya iyi gelir.
At kestanesi ağacının kabuğu kaynatılarak içilirse romatizmaya iyi gelir.
Taze at kestanesi çiçekleri alkol içinde ve güneşte birkaç hafta
bekletildikten sonra romatizmalı uzuvlara ovularak sürülürse şifa verir.
Biber, eklem yerlerine ovuşturularak sürülürse kan devranını hızlandırır.
Romatizma ve eklem yerleri ağrılarını dindirir. Kırmızı biberdeki Capsaicin
maddesinin ağrı giderici etkisi olduğundan ağrı kesici krem yapımında
kullanılır. Özellikle romatizma ağrılarında çok etkilidir.
Deve tabanı, eklem yerleri ve romatizma hastalığına da çok iyi gelir.
Fasulye, romatizma, siyasit ve böbrek hastalıklarına iyi gelir.
Frenk üzümü yapraklarının uzun müddet kaynar su içinde bırakılması ile elde
edilen sıvı romatizmal hastalıklara iyi gelir.
Hardal tohumları ılık olarak temiz bir bezle vücuda sarıldığında, yani
hardal yakısı olarak kullanıldığında, romatizma, siyatik, adale ağrıları,
eklem yerleri iltihapları ve cilt hastalıklarına iyi gelir.
Huş ağacı yapraklarından yapılan çay, romatizmaya iyi gelir.
Kara kafes kökü kaynatılarak içildiğinde romatizmaya çok iyi gelir.
Kereviz romatizma tedavisinde kullanılır.
Kızıl yaprak varis tedavisinde kullanılan etkili bir bitkidir. Ezilerek
yapılan merhemi yaraları tedavi eder. Karaturp romatizmaya iyi gelir.
Lavanta çiçeği romatizma, çıkık ve buruklara karşı kullanılır.
Melek otu kökü imbikten geçirilerek romatizmalı yerlere ovularak sürülür.
Melek otu sirke ile karıştırılarak banyo yapılırsa romatizma ve sırt
ağrılarına çok iyi gelir.
Mine çiçeği suyu romatizma nedeniyle oluşan baş, bel ve kalça ağrılarına iyi
gelir.
Oğul otundan elde edilen ispirto, romatizma ve nevralji hastalıklarına çok
iyi gelir.
Turp, siyatik, lumbago, romatizma ve nevraljide yararlıdır.
Üzüm, elma, ahududu, çilek, limon, domates, pırasa, soğan, ahududu
romatizmaya iyi gelir.

SAÇ DÖKÜLMESİ VE BAKIMI

Ardıç meyveleri dallarından yapılan merhem deri üzerine sürülerek ovulursa
saç dökülmesini önler.
Biberiye yaprağı (kurutulmuş 2 gr) ve çiçeği bir tas içinde 20 dakika
kaynatılarak, bu çayla şaçlar yıkandığında gürleştirir.
Dereotu saç dökülmesini önler.
Dut saçların gür olmasını, dökülmemesini sağlar. Ayrıca dut yaprakları
ezilerek elde edilen sıvı ile saçlar yıkanmalıdır.
Huş ağacı ezilip su ile karıştırılan yapraklarıyla saçlar yıkanırsa saçları
gürleştirip kepekleri yok eder.
Ihlamur çayı saçları gürleştirir.
Isırgan otuyla yıkanan saçlar, parlak ve canlı bir görüntü alır.
Lavanta çiçeği kelliğe karşı etkilidir.
Tere suyu kepeklenme ve saç dökülmelerine karşı kullanılır.

SARILIK

Andız otu kökünden yapılan çay, sarılık hastalığına çok iyi gelir.
Aşk otu, kökünden yapılan çay sarılığa iyi gelir. Anason ve rezene ile
karıştırılarak hazırlandığı zaman etkisi daha fazla olur.
Ayrık otu (50 gr) kökünün bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen
ilaç sarılık hastalığına iyi gelir.
Ekşi yonca, enginar ve fındık sarılık hastalığına çok iyi gelmektedir.
Lahana sarılık da etkilidir.
Maydanoz suyu, soğan sarılığa iyi gelir.
Turp sarılıkta etkilidir.

ŞEKER HASTALIĞI

Ayrık otu, bol miktarda A ve B vitamini içerdiğinden karaciğer
rahatsızlıklarına karşı oldukça etkili bir ilaçtır. Şeker hastalarına
önerilir.
Beş parmak otunun, böğürtlen yaprağına, yaban mersini ve fasulye kabuğu ile karışımına karanfil ilave edilerek kullanılması şeker hastalığına karşı
tavsiye edilmektedir.
Çayır papatyasının çiçeklerinin suda kaynatılması ile elde edilen çay veya
sıkılarak elde edilen çayır papatyası suyu, şeker hastalarına yararlı olup,
karaciğer dostu diye de anılan bir bitkidir.
Karnabahar şeker hastalığına karşı etkilidir.
Keten tohumu (1 yemek kaşığı) 1 litre suda , su ½ litreye düşünceye kadar
kaynatılır ve günde üç kere içilirse kandaki şeker miktarı düşer.
Kuru fasulyede şeker hastaları için yararlıdır.
Salatalık kandaki şeker miktarını ayarlar.
Soğan, enginar, pancar, zeytin, zeytinyağı, fındık, ceviz ve badem, şalgam
şeker hastalığına iyi gelir.
Yulaf, vücuda ısı verdiği için yazdan çok kışın tüketilir. Şeker hastalığına
etkilidir. Kış sabahları kaynatılıp lapa şeklinde yenebilir. İçine kuru
yemiş ve bal katılarak besin değeri artırılır.

SELÜLİT

Limon ve kereviz selülite iyi gelir.

SİNİR HASTALIKLARI

Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Sinir hastalıklarına,
depresyonlara, titremeye, sersemliğe, sinir bozukluğuna ve yorgunluğa çok
iyi gelir. Gece terlemesini önler.
Adamotu, bıkkınlık, ümitsizlik, içe kapanıklık gibi ruhsal durumları ortadan
kaldırır.
Ahlat, (yaban armudu) sinirleri teskin eder, idrar söktürür.
Çay’ın içinde kahvenin yarısı kadar kafein vardır. Sinirleri uyararak zihni
açar.
Civan perçemi (25-30) gram çiçeği çay gibi haşlanarak içilirse, mideye, ve
sinirlere iyi gelir.
Fesleğen tohumlarından yapılan çay sinirleri kuvvetlendirir.
Ihlamur, sinir sistemi rahatsızlıklarına, iyi gelir.
Karanfil ağacından elde edilen yağ sinir rahatsızlıklarına iyi gelir.
Kahve sinirleri kuvvetlendirir.
Kimyon, melek otu sinirleri teskin eder.
Mandalina, armut, marul sinir krizine iyi gelir.
Portakal, havuç, armut, şalgam, soğan, kuşkonmaz, badem, erik, incir ve
kuruyemişler depresyona, sinir zafiyetine iyi gelir.
Mürver ağacı meyvelerinden yapılan çay sinirleri teskin eder.
Pırasa sinirleri yatıştırır.
Vanilya ruhsal bunalıma iyi gelir.

ŞİŞMANLIK

Armut, salatalık şişmanlığı önler.
Elma, bağırsaklarda bakteri üretimini dengeleyerek zayıflamaya yardımcı
olur.
Kara buğday son derece zengin besin değeri ile yüksek kalori sağlayıcı bir
bitkisel üründür. Şişmanlatmaz.
Kiraz vücuttaki suyun atılmasını sağlar. Kür halinde kullanıldığında
zayıflatıcı etkisi vardır. Serinlik verir, susatmaz.
Kuşkonmaz vücutta su birikmesini önler. İçerdiği maddeler vücuttaki fazla
suyu dışarı atar. Bu nedenle kür olarak tüketilirse kilo verdirici etkisi
olur.
Semizotu başta C vitamini olmak üzere vitamin ve mineraller yönünden zengin,kalorisi düşük bir besindir.

SOLUNUM YOLLARI HASTALIKLARI

Akasya çiçeklerinden yapılan ilaçlar nefes darlığına karşı kullanılır. 2
çorba kaşığı kurutulmuş akasya çiçeği, 1 su bardağı kaynar su içinde 10
dakika bekletilir, günde üç su bardağı içilir.
Anason tohumlarını çiğnemek nefes darlığını giderir.
Çam ağacının içerdiği ettiği aktif maddeler, solunum yolları hastalıklarına
çok iyi gelmektedir.
Ihlamur çayı, nezle, grip ve nefes borusu hastalıklarına etkilidir.
Kekik içindeki THYMOL maddesi nedeniyle özellikle nefes yolları hastalıkları
ve hazma iyi gelir.
Yeşil çam kozalığı (5 adet) doğranır, bir kaba konarak üzerine su dökülür.
24 saat bekletilir. Sonra yarım saat kaynatılır. Elde edilen şuruptan günde
üç kahve kaşığı içilirse, grip, nezle ve bronşitin oluşturduğu balgamın
sökülmesinde etkili olur.

TANSİYON

Akasya çiçeklerinden yapılan ilaçlar nefes darlığına karşı kullanılır. 2
çorba kaşığı kurutulmuş akasya çiçeği, 1 su bardağı kaynar su içinde 10
dakika bekletilir, günde üç su bardağı içilir.
Anason tohumlarını çiğnemek nefes darlığını giderir.
Çam ağacının içerdiği ettiği aktif maddeler, solunum yolları hastalıklarına
çok iyi gelmektedir.
Ihlamur çayı, nezle, grip ve nefes borusu hastalıklarına etkilidir.
Kekik içindeki THYMOL maddesi nedeniyle özellikle nefes yolları hastalıkları
ve hazma iyi gelir.
Yeşil çam kozalığı (5 adet) doğranır, bir kaba konarak üzerine su dökülür.
24 saat bekletilir. Sonra yarım saat kaynatılır. Elde edilen şuruptan günde
üç kahve kaşığı içilirse, grip, nezle ve bronşitin oluşturduğu balgamın
sökülmesinde etkili olur.

UYKUSUZLUK

Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Bal ve sirke ilave edilerek
içilirse sinir hastalıklarına ve yorgunluğa iyi gelir. Gece terlemesini
önler.
Anason tohumlarının yenmesi uykusuzluğu giderir.
Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında uykusuzluk ve
asabiyete iyi gelir.
Ballıbaba çiçeklerinden yapılan çay uykusuzluğu çok iyi gelir.
Elma’nın içindeki etkili maddeler kan şekerinin organizmaya dağılımını
dengelediğinden, uykusuzluğa iyi gelir.
Gelincik çiçekleri balla karıştırılarak yapılan macun uykusuzluğa karşı
kullanılır.
Kavun sinirleri yatıştırır, rahat uyku sağlar.
Kedi otu uykusuzluğu giderir.
Maydanoz yatmadan evvel çiğnenirse deliksiz uyku sağlar.
Mandalina, armut, marul, turp uykusuzluğa iyi gelir.
Nane ve semizotu uykusuzluğa iyi gelir.
Oğul otu uykusuzluğa karşı son derece etkilidir.
Portakal yatmadan evvel yenildiğinde uyku getirir.
Söğüt uykusuzlukta etkili olur.

VİTAMİN EKSİKLİKLERİ

Adamotu kökü B1 ve B2 vitaminleri ihtiva eder. Ayrıca glikozit, eter, yağ ve alkalik aktif maddeler bakımından zengindir. Vücudu kuvvetlendirir.
Ahududu organik asit ve bol miktarda da limon asidi ihtiva eder. C vitamini
bakımından çok zengindir.
Arpa tanelerinde bol miktarda B1 ve E vitamini vardır. Kemiklere kalsiyum
verir. Hücrelerin sağlığını korur ve özellikle sinir hücrelerini
kuvvetlendirir.
Asma’nın meyvesi olan üzümde bol miktarda A, B1, B2 ve C vitamini bulunur.
Biber bol miktarda A ve C vitamini içerir. O nedenle C vitamini eksikliğinde
kullanılır.
Çilek bol miktarda A, B1, B2, C ve K vitamini, protein, şeker, meyve asidi,
demir, fosfor, sodyum, kalsiyum ve potasyum içerdiğinden özellikle büyüme
çağındaki çocuklar için çok yararlıdır.
Deve tabanı bileşiminde bulunan potasyum, kalsiyum, demir, kükürt, magnezyum ve fosfor nedeniyle çocukların sağlıklı büyümelerine yardımcı olur.
Frenk üzümü bol miktarda B, C ve P vitamini ihtiva eder. Yüz gram frenk
üzümünde 218 mg. C vitamini vardır. Şurubu besleyicidir.
Havuç, pırasa, şalgam, lahana, pancar, badem, ıspanak, üzüm, elma, kiraz ve çilek kalsiyum ve mineral eksikliğine iyi gelir.
Ispanak yapraklarında bol miktarda iyot, demir, klorofil, kalsiyum, C, K, A
vitaminleri vardır.
Isırgan otu A ve C vitamini içerir.
Kara buğday son derece zengin besin değeri ile yüksek kalori sağlayıcı bir
bitkisel üründür. İçinde damarları kuvvetlendiren P vardır.
Kestane, B1, B2 ve C vitaminleri açısından zengin olduğundan yararlı bir
besindir.
Kişniş bol miktarda C vitamini içerir.
Karalahana bol miktarda C vitamini içerir.
Karaturp yapısında B1 ve C vitamini ve çok değerli maddeler bulunan son
derece besleyici bir bitkidir.
Kivi A, C, P vitamini açısından son derece zengin bir meyvedir. Kışın grip
ve soğuk algınlığından korunmada ve tedavide etkilidir. Portakal, limon ve
mandalinaya göre iki misli C vitamini içerdiğinden C vitaminine ihtiyaç
duyulan durumlarda kullanılabilir.
Kahve yanında portakal suyu içmek demir eksikliğini giderir.
Kırmızı yaban mersin’ in fundalıklarda ve ormanlarda bulunan meyvesi C ve A vitamini bakımından zengin bir bitkidir.
Kuşburnu C vitamini yönünden çok zengindir. Ayrıca A, P ve D vitaminleri
içerir.
Limon bol miktarda C vitamini içerir.
Marul bol miktarda demir ve B, B1, C vitaminleri ve A vitamini içerir.
Maydanoz B, C, VE A vitamini içerir.
Mısır A vitamini, demir ve magnezyum açısından zengindir.Bu maddeler
vücudun hücrelerini yeniler.Muz içerdiği bol miktarda C vitamini,potasyum,
fosfor,kalsiyum,çinko,bakır ve sitrik asit nedeniyle hastalara tavsiye
edilir.
Nohut’un içinde madensel tuzlar, A, B, C vitaminleri, azotlu, nişastalı,
şekerli maddeler bulunduğu için besin değeri çok fazladır.
Portakal C vitamini başta olmak üzere A, B1, B2 ve P vitaminleri içerir.
Soğan bol oranda A, B ve C vitaminleri içerir.
Şeftali bol miktarda A vitamini içerir.
Tere de bol miktarda A vitamini içerir.

VEREM

Ayvada bol miktarda vitamin vardır. Verem hastalığına iyi gelir.
Çalı kavağı yaprakları süt içinde yenir. İçinde piştiği süt de içilirse
verem hastalığına iyi gelir.
Kırmızı ayrıkotu silisli asit içerdiğinden verem hastalarına iyi gelir.
Üzüm vereme çok iyi gelir.

VÜCUT AĞRILARI

Anason kaynar sütün içine bir damla atılırsa vücut ağrılarını giderir.
Armut hastalıklara karşı vücudun direncini arttırır.
Bakla çiçekleri toplanıp gölgede kurutulduktan sonra kapalı kutularda
saklanır. Çay gibi haşlanıp içilirse vücuttaki zehirleri atar, idrar
söktürür.
Ballıbaba tükürüğü çoğaltıcı özelliğe de sahiptir. İlkbaharda içilecek ballı
baba çayı kanı temizler, vücuda rahatlık verir.
Civan perçemi vücudu kuvvetlendirir.
Huş ağacı yapraklarından yapılan çay, vücut yağlarına karşı etkilidir.
Kanarya otu bol miktarda vitamin ve mineral içerir. Salata yapılarak bol
miktarda yenildiğinde vücuda zindelik verir.
Kantaron ateşli ve uzun hastalıklarda vücudu zayıf düşenler için
kuvvetlendirici etkisi vardır.
Kuşburnu vücuda canlandırıcı etki yapar.
Lavanta çiçeği ovularak vücuda sürüldüğünde vücudu canlandırır,
kuvvetlendirir, ağrıları giderir.
Nar ve söğüt ağacı vücudu kuvvetlendirir.

YORGUNLUK

Armut içerdiği fosfor ve B vitaminiyle zihni yorgunluğu giderir, sinirleri
teskin eder.
Üzerlik otu çayı yorgunluğa iyi gelir.

ZEHİRLENMELER

Biberiye yaprağı ezilerek elde edilen sıvı zehirlenmelere karşı kullanılır.
Ayrıca sırta sürülürse omuriliği kuvvetlendirir.
Kahve, mantar, afyon ve nikotin gibi maddelerden oluşan zehirlenmelere karşı kullanılan değerli bir panzehirdir.
Limon gıda zehirlenmesine iyi gelir.

DİĞER RAHATSIZLIKLAR

Adaçayı ve Frenk üzümü (Bektaşi üzümü) menopoza iyi gelir.
Fesleğen yapraklarının ezilmesi ile elde edilen sıvı, bel soğukluğunu
iyileştirir.
Kimyon çorbası karın ağrısı ve baş dönmesine iyi gelir.
Kişniş tohumları kaynatılarak içilirse C vitamini eksikliğinden ileri gelen
hastalıklara iyi gelir. En önemli özelliği baş dönmelerine iyi gelmesidir.
Labada kaynatılıp içildiğinde kaşıntıya iyi gelir.
Lahana siyatik ve ses kısıklığında etkilidir.
Limon suyu sıcak içildiğinde ter söktürür. Mikrop öldürücü ve bulantı
giderici etkisi de vardır.
Marul suyu ergenlik sivilcelerini yok eder.
Maydanoz balgam söktürür.
Melek otu kökü vücudu hastalıklara karşı korur. Melek otu baş dönmesi ,karın ağrıları ve kramplara iyi gelir.
Melisa bayılmalarda etkili bir ayıltıcıdır.
Menekşe kökünden yapılan çay kusturucu etki yapar.
Meşe çayı ile ayakları yıkamak ayak kokularını giderir.
Meşe kabuğu tozu burna çekildiğinde burun kanamalarında etkilidir. Ayrıca
dizanteri ve boyundaki lenf iltihaplarına karşı etkili olur.
Mine çiçeği suyu ile gargara yapıldığında ağız kokusunu, giderir. Mine
çiçeği lapası göğüs ve kulak ağrılarına iyi gelir.
Misk otu kötü kaynatılarak içildiğinde kusma ve halsizliği önler.
Muz zafiyeti önler. Muz metabolizmayı harekete geçirerek bağışıklık
sistemini kuvvetlendirir. Verimliliği artırıcı serotonin salgılatır.
Üretkenliği artırır.
Nane bulantı ve baş dönmelerinde etkilidir. Migrene gelir.
Nohut ruhu omurilik felçlerine, omuriliği iltihaplarına ve organ
kireçlenmelerine karşı kullanılır.
Patlıcan pankreas zafiyetine iyi gelir.
Süt içinde kaynatılarak içilen acı marul suyu, pankreas ifrazatını çoğaltır.
Peygamber çiçeğinin ağrı giderici, vücudu zehirlerden temizleyici etkisi
vardır.
Pırasanın içindeki uçucu yağ, kükürt içerdiği için sindirim mekanizmasını
takviye eder.
Salep, tarçın ağacı vücudu ısıtır. Göğsü yumuşatır.
Sarımsak mikrop öldürücüdür. Bu nedenle doğal antibiyotik olarak kullanılır.
Uzun ve sağlıklı yaşam için çare olarak değerlendirilir.
Semizotu, soğan zihin yorgunluğuna iyi gelir.
Soğan yağda pişirilip kulağa sarıldığında kulak ağrısını dindirir.
Söğüt ağacı sıtmayı tedavi eder. 50 gram söğüt kabuğu 1 litre şarapta
ıslatılıp bekletildikten sonra günde bir-iki kadeh içmek sağlık için
yararlıdır.
Tarçın yağı rahim rahatsızlıklarına ve zatürreeye iyi gelir.
Tere sigaranın zararlarını azaltır.
Üzüm hamilelikteki bulantıları önler.
Ahududu doğum sancılarını da hafifletir.

Posted in Sağlık | Etiketler: | Leave a Comment »

TİROİT için CEVİZ ile ilaçsız bitkisel tedavi yöntemi – Ahmet MARANKİ

Posted by aktualite Mart 3, 2011

Tiroit hastalarının en büyük hatası, bitkilere başvurmadan tiroitlerini aldırmalarıdır…

Tiroid bezi hastalığı nedir? Tiroid hastalığının nedenleri ?

Tiroit ve Ceviz ilişkisi , ceviz ile tiroit tedavisi nasıldır ?

Tiroid bezi, metabolizma dengesinde çok önemli bir rol oynar. Salgıladığı hormonlardan en önemlileri olan ikisi, bedenimizdeki tüm biyokimyasal işlemlerin düzenliliğini ve devamlılığını sağlar.

Problemler, tiroid bezinin çok (hipertiroidizm) ya da az çalışmasından (hipotiroidizm) kaynaklanır, duygusal ve bedensel rahatsızlıklara yol açar. İşte bu rahatsızlıkların önüne geçme adına ceviz ile tedavi yöntemini uygulayabilirsiniz.

Tiroitleriniz sizin sigortanızıdır. Endokrin sisteminiz bozulursa, her şeyiniz bozulur. Hekiminizin size gösterdiği yol esastır fakat yinede tiroitlerinizi aldırmamanızı öneririz. Kalan ömrünüzü sağlıksız ve huzursuz geçirmemek için bıçak altına yatmayın.

Tiroidin en büyük ilacı cevizdir. Kabuğu ve perdesiyle birlikte 25 tane cevizi bir litre suyun içinde 5 gün tutun. Hazırlanan sudan sabah akşam birer fincan içip, cevizleri de yiyin. Ayrıca ceviz yağını dışarıdan boğazınıza sürün.

Hipertiroiti olan kişiler, dereotu ve tereotunu aşırıya kaçmadan tüketmeli, bunun yanında bol miktarda maydanoz ve roka da yemelidir.

*********************

İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi için Dereotu Kürü

İbrahim Saraçoğlu tiroid hastaları için bitkisel çözüm olarak dereotu kürü öneriyor. Hipotiroid, hipertiroid hatta nodül tedavisi için faydalı dereotu kürü tarifi ve uygulaması

İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi

Tiroid rahatsızlıkları olanlar için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, bazı tavsiyelerde bulunuyor.

Tiroid Rahatsızlıkları

Tiroid bezi, boyunun ön tarafında bulunan ve 2 lobdan oluşan bir bezdir. Tiroid bezi T3 ve T4 ile tanımlanan 2 tane hormon üretir.  Bu iki hormon metabolizmayı düzenler ve de metabolizma hızını kontrol eder. Tiroid rahatsızlıkları, tiroid hormonlarının az çalışması, fazla çalışması veya tiroid bezi içinde oluşan kitleler olarak görülür.

Hipertiroid (tiroidin hızlı, fazla çalışması)
Tiroid bezinin gereğinden fazla (hızlı) çalışması, T3 ve T4 hormonlarının yükselmesinesebep olur ve böylece metabolizma hızlı çalışmaya başlar. Bu duruma Hipertiroid denir. Hipertiroid şunlara sebep olur: Kalp çarpıntısı, kalbin hızlı çalışması ve bağırsak hareketlerinin artması. Bazı hastalarda hipertiroid ishali de tetikleyebilir. Kadınlar daha risklidir çünkü kadınlarda erkeklere göre 5 kat daha fazla görülen bir hastalıktır.  Tiroid bezi fazla çalıştığı için nodül oluşmasına sebep olabilir:  uninodosa (tek nodül) veya multinodosa (çok sayıda nodül) gelişebilir.

Hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması)

Tiroid bezinin az çalışması durumunda T3 ve T4 hormonları az üretilir. bunun sonucunda metabolizma yavaş çalışmaya başlar. Bu hastalığa Hipotiroid denir. Genelde kalp hızı azalır, bağırsak hareketleri yavaşlar ve kabızlık şikayetleri ortaya çıkar. Hipotiroid hastalarının önemli özelliklerinden birisi de çok kolay kilo almalarıdır. Kadınların %2 sinde, erkeklerin ise %0.1 inde hipotiroid rahatsızlığı görülmektedir.

İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi için Dereotu Kürü

İbrahim Saraçoğlu, hem hipertiroid, hem hipotiroid için dereotu kürünü önermektedir. İbrahim Saraçoğlu, dereotunda bulunan iki ana etkin maddenin, tiroid hormonları olan T3 ve T4′ü dengelemede yeterli olabildiğini söylüyor. Yani tiroid bezi hızlı çalışıyor ise yavaşlatıyor, yavaş çalışıyor ise hızlandırıyor. Neticede hem hipotiroid hastaları hem de hipertiroid hastaları için dereotu faydalıdır.

Tiroid nodüllerine karşı Dereotu Kürü faydalı mıdır?
Dereotu kürü tiroid hormonlarını dengeler, sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. bunun yanısıra nodüllerin küçülmesinde veya tamamen yok olmasında da dereotu kürü etkilidir. Birkaç mm büyüklüğündeki nodülleri tamamen yok edebilir, cm düzeyindeki nodüllerin ise sadece küçülmelerinde etkili olabilir. Dereotu kürüne ek olarak, tiroid nodüllere karşı başka bitkisel kürler de bulunmaktadır.

İbrahim Saraçoğlu Dereotu kürünün uygulanışı:

3 ay boyunca çok basit olan kürümüzün uygulanması gerekiyor. Sabah, öğle ve akşam,  aç karnınıza, öğünlerden 15 dakika kadar önce 1 yemek kaşığı dolusu taze yeşil dereotu birkaç kez çiğnendikten sonra 2-3 yudum su ile yutulur. Bu küre hiç ara vermeden 3 ay devam etmelisiniz.

İbrahim Saraçoğlu, dereotu kürünün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirmenizi tavsiye ediyor. Çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekli olabilir. Sakın ilaç azaltımını hekiminize danışmadan kendi kendinize karar vermeyiniz.

Tiroid nodüllerinin küçülmesinde veya ilerlemesinde de bu dereotu kürü oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alınımından kurtulmuş ve var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse küre daha uzun zaman devam edebilirsiniz.
NOT: Hekimlerin kontrol ve önerilerini ihmal etmemelisiniz.

Tiroid hastaları için İbrahim Saraçoğlu ayrıca bitkisel bir kür daha öneriyor. Yoğurt otunun özel bir türü ile yapılan bu kür, İbrahim Saraçoğlu’nun sitesinde satılmaktadır.

Tiroid hastaları için beslenme önerileri

Şu besinler tiroid hastalarına önerilmez. Lütfen bu yiyeceklere karşı ölçülü olunuz.

  • Brokoli
  • Lahana
  • Kırmızı ve karalahana
  • Brüksel lahanası
  • Karnabahar
  • Soya
  • Ispanak
  • Yerfıstığı
  • Böğürtlen
  • Turp
  • Darı
  • Şeftali

Konunu anahtar kelimeleri: guatr bitkisel tedavi,tiroid tedavisi,tiroid bezi tedavisi,hipotiroid tedavisi,nodül bitkisel tedavi,tiroid nodülü bitkisel tedavi,dereotu tiroid,dereotu kürü,tiroid bitkisel tedavi,nodüllerin bitkisel tedavisi

Posted in Sağlık | Etiketler: , , , | Leave a Comment »

ZEHİRLİ GUATR (GRAVES)

Posted by aktualite Mart 3, 2011

Zehirli Guatr tıp dilinde Graves hastalığı olarak isimlendirilir. Bu hastaların % 30’unda kansızlık yani anemi görülür. Yeni yapılan çalışmalar Graves hastalarında görülen kansızlığın hormonların ilaç tedavisiyle düzelmesiyle normale geldiği yani kansızlığın ortadan kalktığı şeklindedir. Ancak kansızlığı olan Graves hastalarında kansızlık yapan demir, B12 vitamini ve folik asit vitaminleri yine de ölçülmelidir.

GRAVES NEDİR?

Tiroid bezinin aşırı çalışmasına yani aşırı tiroid hormonu üretmesine tıp dilinde hipertiroidi adı verilir. ‘’Hiper’’ Latince ‘’fazla’’ veya ‘’yüksek’’ manasına gelir. Hipertiroidi hastalığına tıp dilinde ‘’tirotoksikoz ‘’ adı da verilir. Tiroid bezinin aşırı çalışmasına halk arasında ‘’zehirli guatr’’ veya ‘’iç guatr’’ isimleri de verilmektedir. Bu isimlendirmeler maalesef yanlıştır; ne zehirlenme söz konusudur ne de bir iç guatr vardır. Elleriniz titriyor, ağzınız kuruyor ve çok yemek yemenize rağmen kilo veriyorsanız yada çabuk sinirleniyor ve çevrenize bağırıp çağırıyorsanız sizde tiroid bezi fazla çalışıyor olabilir.

Graves Hastalığı

Graves hastalığı bazen gözlerde büyüme yapan tiroid bezinin aşırı çalışması hastalığıdır. Tiroid bezi aşırı çalışması hastalığı olan kişilerin % 60-90’nını yani çoğunluğunu Graves hastalığı oluşturur. Dr. Robert Graves tarafından ilk defa keşfedildiği veya tanımlandığı için bu hastalığa Graves hastalığı adı verilmiştir.

Graves Hastalığı Kimlerde daha sık görülür?

Graves hastalığı hipertiroidinin en sık nedenidir. Her yaşta görülebilirse de, 20-40 yaş arasında en fazla görülür.
Kadınlarda erkeklerden 5-7 kat daha fazla görülürken toplumda görülme sıklığı % 1 kadardır.

Graves Hastalığında ailesel özellik vardır:

Graves hastası bir kişinin ailesinin diğer fertlerinde %15 oranında Graves hastalığı saptanır. Bu nedenle ailesinde Graves hastalığı olan kişiler tiroid tetkikleri yaptırmalıdırlar.

Graves Hastalığı Neden Oluşur?

Graves hastalığı bağışıklık sistemindeki bir bozukluk sonucu oluşur. Nedeni bilinmeyen bir şekilde TSH hormonunun tiroid bezine bağlandığı reseptör adı verilen proteinlere karşı antikor denilen proteinler oluşur. Bu antikorların neden oluştuğu henüz bilinmemektedir. Kanda artan TSH reseptör antikorları aynı TSH hormonu gibi tiroid bezine yapışarak daha fazla çalışmasına ve aşırı miktarda tiroid hormonu yapmasına neden olur. Sonuçta artan tiroid hormonları metabolizmamızı hızlandırarak (çarpıntı, terleme gibi) Graves hastalığı ortaya çıkar.

Kimler Graves hastalığı için risk altındadır?

Graves hastalığına genetik eğilim katkıda bulunmaktadır. Bazı ailelerde bu nedenle Graves hastalığı daha fazla görülür. Ailesinde Graves hastası olan kişiler risk altındadır ve genetik veya kalıtımın hastalığın gelişmesinde en önemli etken olduğu saptanmıştır.
Stres, üzüntü, sigara içmek, fazla iyotlu tuz yemek ve bazı ilaçlar bu hastalığın oluşumuna neden olabilir.
Stresin Graves hastalığı sıklığını artırdığı İkinci Dünya Savaşı sırasında ve Yugoslavya’daki iç savaş sırasında saptanmıştır. İsveç’te yapılan bir araştırmada Graves’li hastaların bir kısmında hastalık ortaya çıkmadan önceki yıl içinde üzücü olaylar yaşadıkları saptanmıştır. Bu hastalardaki sıkıntılı psikolojik durum (anksiyete) tedavi edildiğinde hastalığın nüks oranında azalma olmuştur.
Graves hastalığı daha çok yılın ılık mevsimlerinde ortaya çıkar. Bu mevsimsel özelliğin nedeni tam bilinmemektedir.
Sigara içenlerde göz belirtileri daha şiddetli olduğu gibi, sigara içmeye devam edenlerde göz hastalığı şiddeti artmaktadır.
Allerjik yapısı olanlarda veya allerjik riniti olanlarda Graves hastalığı daha çok görülmektedir.
İyot fazla alımı da hafif seyreden hastalığı şiddetlendirmektedir.
Yeni bir düşünce ise gebelik sırasında bebeğin hücrelerinin annenin kanına karışarak annenin tiroid bezine yerleşmesi ve bunların hastalık yapmasıdır. Bu nedenle de kadınlarda bu hastalığın daha fazla görüldüğü iddia edilmektedir.
Yapılan çalışmalar Graves hastalığının % 79 oranında genetik olarak eğilimli olmak sebebiyle ortaya çıktığını, % 21 hastada ise çevresel faktörler denilen üzüntü, stres, iyot alımı gibi nedenlerle ortaya çıktığını göstermiştir.
Graves hastalığına eğilim yaratan nedenler Tablo- 1’ de verilmiştir.

Tablo-1: Graves Hastalığına Eğilim Yaratan Faktörler

Genetik eğilim (ailede olması)
Stres ve üzücü yaşam olayları
Sigara içmek
Kadınlarda östrojen hormonu
Doğum sonrası dönemde risk artar
Fazla miktarda iyotlu tuz yemek Graves hastalığını ortaya çıkarır
Lityum ilacı kullananlarda ortaya çıkar
Hepatit hastalığı nedeniyle İnterferon ilacı kullanan bazı hastalarda çıkabilir
Allerjik bünyesi olanlarda daha sık oluşur.

Graves Hastalığı Nasıl Başlar?

Hastalığın başlangıcı yavaştır. Genelde haftalar ve aylar içinde yavaş olarak gelişir. Ancak bazı hastalarda hızlı bir başlangıç vardır.

Graves Hastalığında Vücutta Oluşan Belirtiler:

Graves hastalığının sık görülen üç önemli özelliği guatr, kanda tiroid hormonlarında yükseklik ve göz belirtileridir. Tiroid bezinde büyüme, yani guatr sıklıkla vardır ve bez içerisinde nodül pek olmaz, düz bir büyüme vardır. Gözdeki belirtilere tıp dilindeoftalmopati adı verilir. Daha az görülen diğer iki özellik ise bacak cildinde iltihap olması ve parmaklarda çomak parmak denilen parmak uçlarında bombeleşme oluşmasıdır. Bu iki belirti çok nadir görülür (Tablo-2).

Tablo-2: Graves Hastalığında Vücutta Oluşan Değişiklikler (Bulgular)

Guatr (tiroid bezi büyümesi) (sık)
Gözlerde büyüme (Oftalmopati) (sık)
Tiroid hormonlarının kanda yükselmesi ve TSH’nın düşmesi (Her zaman)
Bacak cildinde iltihap (nadir görülür)
Parmaklarda çomaklaşma (nadir görülür)

Graves Hastalarında Görülen Şikayetler:

Hastalığa bağlı şikayetler kişiden kişiye değişir. Her hastada aynı şikayetler olmaz. Şikayetler hastalığın şiddetine, hastalığın süresine, kişinin hastalığa duyarlılığına ve yaşına bağlı olarak değişiklikler gösterir.
Yaşlılarda bazen şikayetler silik seyreder ve başlıca belirtiler yorgunluk ve kilo kaybı olabilir. Buna “maskeli hipertiroidizm” ismi verilir. Yaşlılarda hipertiroidi bazen Alzheimer hastalığını taklit edebilir. Yaşlılarda bazen hastalık anlamsız bakışlar, enerji tükenmesi ve bitkinlik ve demans ile kendini gösterebilir. Graves’li hastalarda bulunan şikayetler Tablo-3’de verilmiştir.
Tablo-3: Hipertiroidili Hastalarda Sık Rastlanan Şikayetler
Guatr
Hareketli olma, huzursuzluk
Çarpıntı (hızlı ve düzensiz kalp atımı olması
Yorgunluk
Güçsüzlük (ağır eşyaları kaldıramaz, merdiven çıkarken zorlanır)
Ellerde titreme
Saç dökülmesi
Sinirlilik, kolay heyecanlanma ve kolay öfkelenme
Canlı bakış, gözlerde büyüme, göz kapağında çekilme
Uykusuzluk, dikkat bozukluğu
Derinin sıcak, nemli ve ince olması
İshal
İştah artışı
Susama
Ağız kuruluğu
Sık idrara çıkma
Kilo kaybı (zayıflama)
Adetlerde azalma veya kesilme
Cinsel istekte azalma, sperm sayısında azalma
Erkeklerde meme büyümesi (jinekomasti)
Kemik erimesi
Kaslarda güçsüzlük
Çabuk yorulma

Graves hastalığı olan genç hastalarda çarpıntı, sinirlilik, aşırı heyecanlanma veya duyarlılık, uyku bozuklukları, cinsel güçte azalma, kolay yorulma, hareketlilik, ishal, aşırı terleme, sıcaktan hoşlanmama, soğuğu tercih etme, ufak bir yürüyüşle hemen yorulma ve nefes darlığı, kilo kaybı, iştah artışı, susama, ağız kuruması, adetlerde azalma, uyku bozukluğu ve bazı psikolojik bozukluklar olabilir.
İştah artışına rağmen kilo kaybı bu hastalığın en önemli belirtilerinden birisidir. Bu hastalık metabolizmayı hızlandırdığından aşırı yemek yenmesine rağmen kilo kaybı olur. Çok nadiren kilo artışı da olabilir.
Çarpıntı veya kalp atım sayısında ve nabız sayısında artış her 100 hastadan 96’sında görülür. İstirahatte iken nabız hızı dakikada 89’tan fazladır.
Saç kılları incedir. Yaygın veya hafif saç dökülmesi görülebilir.
Hastalarda huzursuzluk ve aşırı sinirlilik vardır; ajite haldedirler ve yerinde duramazlar. Bazen birden öfkelenirler. Kalabalık yerlerden hoşlanmazlar. Ufak tefek şeyler için bağırıp, çağırırlar.
Kas güçsüzlüğü bazen çok şiddetli olur ve hasta sandalyeden kalkmakta veya merdiven çıkmada zorluk çeker.
Tırnaklar yumuşaktır ve kırılabilir. Tırnaklarda çekilme özellikle 4. ve 5. parmak tırnaklarında görülür.
Hastaların % 10’nunda bacaklarda, kolda ve diz ekleminde ağrı olabilir. Bu ağrılar bazen kendiğinden düzelebilir.
Cilt ince, ılık ve nemlidir. El ayalarında kırmızılık ve kaşıntı olabilir. Ürtiker denilen cilt allerjisi ve vitiligo (ciltte renksiz veya beyaz alanlar olması) da sıklıkla birlikte bulunur.
Oftalmopati denilen göz belirtileri Graves’li hastaların % 25-30’unda saptanır. Gözlerde öne doğru fırlama vardır. Bazı hastalarda çift görme şikayeti olur. Görmede bozukluk, ışıktan rahatsız olma ve gözde kaşıntı ve yanma meydana gelebilir. Bakışlar canlıdır ve üst göz kapağında gecikme ve tam kapanma olmayabilir. Bazen şaşılık oluşabilir.
Ellerde ince titreme vardır. Bunu daha iyi anlamak için eller uzatılır ve üzerine ufak kağıtlar konur. Kağıtlarda ellerdeki titremeyle paralel titremeler daha belirgin olarak ortaya çıkar. Bazen dilde ve göz kapaklarında da titreme olabilir.
Hipertiroidili hastalarda kemik erimesi (diğer adıyla osteoporoz), kan kalsiyum düzeyinde artma, ve kanda alkalen fosfataz tetkikinde artış görülebilir. Bu hastalarda ayrıca kanda osteokalsin ve SHBG adı verilen proteinlerin düzeyleri artar. Karaciğer testleri denilen SGOT, SGPT ve GGT tetkiklerinde artış olur ve tedaviyle bu artışlar düzelir, fakat bazı hastalarda ilaç tedavisiyle karaciğer tetkikleri gittikçe yükselebilir, o zaman radyoaktif iyot tedavisi yapılması gerekir.
Kadınlarda adet düzeni bozulur; adet sayısında azalma veya kesilme olabilir. Yumurtlamada bozukluk olduğundan gebe kalma şansı azalır. Gebelikle birlikte hipertiroidi olursa düşük doğum ağırlıklı bebek nedeni olduğu gibi ‘’Preeklampsi’’ denen tansiyon yükselmesi ve kusmalarla kendini gösteren bir hastalık da ortaya çıkabilir. Bu nedenle çocuk isteyen kadınların Graves hastalığı tedavisi bittikten sonra gebe kalmaları daha uygundur.
Erkeklerde memelerde büyüme, empotans ve sperm sayısında azalma olabilir.
Şeker hastalarında Graves hastalığı ortaya çıkarsa kan şekerinde yükselmeler oluşur ve bu nedenle kullanılan ilaç dozunu artırmak veya insülin kullanmak gerekebilir.
Metabolizma hızı arttığından kan yağlarında (kolesterol ve trigliserid düzeylerinde ve LDL kolesterol) azalma olur.

Teşhis İçin Hangi Tetkikler Yapılır?
Teşhis kolaydır ve bu amaçla kanda TSH, T3 ve T4 hormonlarının ölçümü yapılır. Hipertiroidi varsa TSH normalin altına düşmüştür (genellikle <0.01 U/L), bu arada T3 ve T4 hormonları aşırı derecede yükselmiş olarak bulunur. Gözlerde öne doğru fırlama ve hormonlarda yükseklik varsa Graves hastalığı teşhisi kolayca konur.
Graves’li hastalarda anti-TPO antikorlar hastaların % 90’ında, anti–TG antikorlar ise % 60’ında yüksek olarak bulunur.
TEDAVİ
TEDAVİYİ ENDOKRİN UZMANLARI YAPAR.

Graves hastalarının tedavisinde ilk yapılacak tedavi ilaç tedavisidir. İlaç tedavisine cevap alınamadığı durumlarda radyoaktif iyot tedavisi veya ameliyat yapılır. İlaç olarak propiltiourasil veya Metimazol ilacı kullanılır.

Posted in Sağlık | Etiketler: | Leave a Comment »

Tiroitleriniz ne durumda?

Posted by aktualite Mart 3, 2011

Ağırlıkları sadece 20 gram… Ancak, sanki buna inat, hormon üretmek gibi son derece önemli bir işleve sahipler. Dolayısıyla “az” veya “aşırı” çalıştıklarında vücudumuzun tüm sistemini alt üst edebilecek kadar güçlüler. Peki, tiroit bezlerinin normal düzeyde çalışmalarını sağlamak için ne yapmalı, nelere dikkat etmeli? İşte sorularınızın cevabı…

İştahınız artmasına rağmen kilo kaybediyor musunuz? Peki ya sinirleriniz ne durumda? En olmadık şeyler karşısında hemen sinirleniyor ve çevrenize bağırıp, çağırıyor musunuz?

Bunlar yetmiyormuş gibi bir de elleriniz titriyor, ağzınız kuruyor ve sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyuyorsanız, aman dikkatli olun. Büyük bir olasılıkla tiroitleriniz aşırı çalışmaya başlamış olabilir. Nedir bu tiroitler diyorsanız, sizi hemen bilgilendirelim…
Boynun ön kısmında bulunan kelebek şeklindeki tiroit bezleri, T3 ve T4 hormonlarını üretmekle görevli. Bu hormonlar da vücudun tüm bölgelerindeki organlara, hücrelere ve dokulara ulaşarak etkilerini gösteriyor. Böylelikle metabolizma hızı düzenleniyor, vücut sıcak ve soğuğa karşı adaptasyon kazanıyor. Ayrıca, bağırsak veya üreme organları gibi pek çok sistem hatasız olarak çalışıyor, saç ve cilt kalitesi sağlanıyor.
Vücutta bu dengenin kurulabilmesi için hormon üreten böbreküstü bezleri, yumurtalıklar ve tiroit bezlerinin tam bir uyum içinde çalışması gerekiyor. Ancak kalıtım, mikrop, ısı değişikliği, iyot eksikliği ya da fazlalığı, radyasyon gibi faktörler, tiroit bezlerinin çalışma sistemini bozarak çeşitli hastalıklara yol açıyor. Tiroit bezi hastalıkları, basit guatrdan yaşantımızı tehdit eden tiroit kanserine kadar değişiyor. En sık rastlanan hastalıkları ise, tiroit hormonları üretimindeki düzensizlikler oluşturuyor. Tiroit hormonları “hızlı”salgılanması “hipertiroidizm”, “yavaş”salgılanması ise “ipotiriodizm” olarak adlandırılıyor.
Tiroit bezlerinin tedavisinde erken teşhis son derece önem taşıyor. Çünkü hastalık geç teşhis edildiğinde tiroit bezi iyice tahrip oluyor ve ciddi sorunlar meydana gelebiliyor. Tiroit hastalıkları ülkemizde çok sık rastlanan bir sorun. Ancak yaşam tarzımızda ve beslenmemizde yapacağımız basit değişikliklerle, bu hastalıklardan korunmamız mümkün. Metropolitan Florence Hastanesi’den Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Can, “yavaş” ve “hızla”çalışan tiroit bezlerine karşı korunma yollarını sizler için tek tek anlatıyor!

Hızlı çalışırsa…

Tiroit bezinin hızlı çalışmasına “Hipertiroidi” halk arasında ise “iç guatr” veya “zehirli guatr” da deniliyor. Hızlı çalışan tiroit bezi maalesef kolaylıkla teşhis ve tedavi edilemiyor. Çünkü bu hastalığa sıcak nodül, iç guatr, enfeksiyon ve ilaç kullanımı gibi pek çok faktör yol açıyor. Tabii vücuda aşırı iyot yüklenmesi de tiroit bezinin çalışmasını hızlandıran bir başka etken. Bu hastalık metabolizmayı hızlandırdığı için, kişi aşırı yemesine rağmen aldığı tüm besinleri yakıyor ve kilo kaybetmeye başlıyor. Hipertiroidi aynı zamanda kişinin aşırı sinirli olmasına da yol açabiliyor. Ayrıca, gözlerde ileri doğru fırlama, göz kapaklarında şişme, çift görme ve şaşılık gelişebiliyor.

Yavaş çalışırsa…
Tiroit bezinin yavaş çalışmasına ise “hipotiroidi” deniliyor. Hipotiroidi, doğurganlık çağındaki her 100 kadından birini etkisi altına alıyor. Vücudumuzun; mikroplarla, virüslerle ve alerjiyle savaşmasını sağlayan bağışıklık sisteminde oluşan bir sorun, tiroit bezine karşı reaksiyon oluşturuyor. Bunun sonucunda mikropsuz bir iltihap gelişiyor ve tiroit bezi tahrip olarak yavaş çalışmaya başlıyor. T3 ile T4 hormonlarının üretiminin azalması da, vücudun dengesini bir anda alt-üst ediyor. Tiroit bezi yavaş çalışan kişi, fiziksel sorunların yanı sıra ruhsal çöküntüye de girebiliyor. Bunun sonucunda; zihinsel işlevler yavaşlıyor, unutkanlık gelişebiliyor ve uykusuzluk had safhaya ulaşıyor. Uzmanlar, hamilelikte tedavi edilmeyen “hipotiroidi”nin, doğacak bebeklerde zeka geriliğine yol açtığına dikkat çekiyor.

Denize girin, iyotlu besinler tüketin

Organlarımızın tam bir uyum içinde çalışmasında “tiroit bezleri” önemli bir işleve sahip. Tiroit bezleri T3 ve T4 hormonlarını; proteinler, aminoasitler ve en önemlisi de iyot maddesini kullanarak üretiyor. Dolayısıyla iyotlu besinleri düzenli olarak tüketmeye özen göstermeniz gerekiyor. İyot eksikliği, guatr oluşumuna da yol açıyor. Guatr, tiroit bezinin büyümesi sonucu oluşan bir hastalık. Ülkemizde her 10 kişiden 3’ünü etkisi altına alıyor. Tedavi edilmediğinde ise zamanla nodülleşme açığa çıkıyor. Nodül, bezelye tanesinden ceviz büyüklüğüne kadar ulaşabilen ve hücrelerin kümeleşip, topluluklar yaratmasıyla oluşuyor. Soğuk ve sıcak olmak üzere ikiye ayrılıyor. Soğuk nodüller yüzde 15 kanser riski taşıyor ve bu nedenle hemen tiriot biyopsisi yapılması gerekiyor. Türkiye’de nodül oranı yüzde 40 gibi yüksek rakamda seyrediyor. İyot eksikliğinin aynı zamanda yeni doğan bebekler üzerinde de önemli etkileri var. İyot eksikliği; düşük, ölü doğum, doğuştan oluşan sakatlık, sağırlık ve zeka geriliğine yol açıyor. Dolayısıyla tükettiğiniz besinler ve tiroit hastalığının erken teşhisi son derece önem taşıyor.

Modern yöntemler devrede!

Tiroit hastalığından şüphelenildiği durumlarda öncelikle hastalık öyküsü alınıyor ve kişi ayrıntılı muayene ediliyor. Ardından testler uygulanarak tiroit hormonlarının seviyeleri ölçülüyor ve tiroit bezinin aşırı mı yoksa az mı çalıştığı saptanıyor. Ultrasonografi, tiroit bezindeki gelişmiş yumruların (nodül) hem yerini hem de özelliklerini (çapı, yapısı) saptamada kullanılıyor. Tiroit hastalıklarının teşhisinde ayrıca sintigrafi yöntemine de başvuruluyor. Böylece guatrın durumu, özellikle de yumruların nasıl çalıştığı belirleniyor. Hipotiroidi sorununda, tiroit hormonları ilaç yoluyla dışarıdan takviye ediliyor. Hipertiroidi ise, tiroit bezinin işlevini yavaşlatan ilaçlar, atom tedavisi ya da ameliyat yöntemlerinden biriyle tedavi ediliyor. Tiroit kanserleri dışında; kozmetik nedenler, tiroide bağlı olarak yutma güçlüğü ve nefes alma probleminin ortaya çıktığı, ses kısıklığı geliştiği durumlarda da ameliyat tercih edilebiliyor.

BELİRTİLERİ NELER? HİPOTİROİDİ
.Halsizlik, çabuk yorulma, hareketlerde yavaşlama. 

. Kalp atışlarının yavaşlaması.

. Uyku eğiliminin artması.

. Soğuğa dayanıksızlık.

.Ses kalınlaşması, yavaş ve kısık sesle konuşma.

. Ciltte kalınlaşma, kuruluk, saç dökülmesi, kaşların kenarlardan dökülmesi.Kabızlık, terleme azlığı, guatr

.Yüzde ve göz kapaklarında şişkinlik.

HİPERTİROİDİ

.İştah artışına rağmen kilo kaybı.

. Sinirlilik, çabuk yorulma, guatr

.Terleme, sıcağa tahammülsüzlük.

. Çarpıntı, yüksek kan basıncı.

. Ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma. kas güçsüzlüğü, ellerde titreme.

. Bakışlarda şaşkınlık veya korku ifadesi. Göz kapağının yukarıya doğru gerilmesi ve göz kapağında şişme. Göz kürelerinin öne doğru belirmesi.

Posted in Sağlık | Etiketler: | Leave a Comment »

GRİP DEYİP GEÇMEYİN !!!!!!!!!!!!!

Posted by aktualite Şubat 19, 2011

ADINI EN ÇOK DUYDUĞUMUZ HASTALIK OLAN GRİP, EN ÇOK MEVSİM GEÇİŞLERİNDE YAKALAR BİZİ. SİZ DE YATAK DÖŞEK YATMAK İSTEMİYORSANIZ ŞİMDİDEN ÖNLEMİNİZİ ALIN.
BASİT BİR ÜST SOLUNUM HASTALIĞI OLAN GRİP YÜKSEK ATEŞLE SEYREDEN, AŞIRI HALSİZLİK, BİTKİNLİK, KURU ÖKSÜRÜK, KAS-EKLEM VE BAŞ AĞRISI İLE KENDİSİNİ GÖSTERİR.
UZMANLAR, GRİPTEN KORUNMANIN YOLUNU HASTALIĞI İYİ TANIMAKTAN GEÇTİĞİNİ BELİRTEREK ŞU UYARILARDA BULUNUYORLAR:
GRİP VİRÜSÜ ÇOK KOLAY VE HIZLI BULAŞIYOR. ÖKSÜRÜK VE HAPŞIRIK, HASTA KİŞİLERİN EŞYALARINA VEYA HASTA KİŞİLERE TEMAS GRİBİN BAŞLICA BULAŞMA YOLLARI.
GRİP HASTALIK BELİRTİLERİ BAŞLAMADAN 1 GÜN ÖNCE VE BELİRTİLER BAŞLADIKTAN SONRA 5 GÜNE KADAR BULAŞTIRILIR. ÇOCUKLARDA İSE BELİRTİLER BAŞLADIKTAN SONRA 1 HAFTA VEYA DAHA UZUN SÜRE BULAŞTIRICILIK DEVAM EDER.
YÜKSEK ATEŞ, ŞİDDETLİ KAS AĞRILARI VE AŞIRI HALSİZLİK NEDENİYLE 3-7 GÜN GİBİ BİR SÜRE YATAK İSTİRAHATI GEREKMEKTEDİR. YAKLAŞIK BİR HAFTA İÇİNDE BELİRTİLER KAYBOLMAKTA, ANCAK BİRKAÇ HAFTA HALSİZLİK VE ÖKSÜRÜK DEVAM EDEBİLMEKTEDİR.DENGELİ BESLENİN: VÜCUDUN İHTİYACI OLAN PROTEİN, KARBONHİDRAT, YAĞ VE VİTAMİNLER YETERLİ OLARAK ALINMAZSA, VÜCUT DİRENCİ DÜŞER VE SOLUNUM ORGANLARI MUKOZASI DA BU DURUMDAN ETKİLENİR. 

YETERLİ MİKTARDA SU İÇİN: SOLUNUM YOLLARININ NEMLİ OLMASI, VİRÜS TAŞIYAN DAMLACIKLARIN ETKİSİNE KARŞI DİRENCİ SAĞLAR. BU BAKIMDAN ÖZELLİKLE SU İÇME İHTİYACININ AZALDIĞI KIŞ MEVSİMİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE, HER DÖNEMDE GÜNDE 8-10 BARDAK SU İÇİLMESİ OLDUKÇA İŞE YARAR.

DÜZENLİ SPOR YAPIN: SAĞLIKLI YAŞAMIN BİR PARÇASI OLAN SPOR, GRİPTEN KORUNMAK İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ. YETİŞKİN BİR KİŞİNİN HAFTADA 3 GÜN, GÜNDE 1 SAAT OLMAK ÜZERE SPOR YAPMASINDA FAYDA VAR.

STRESTEN UZAK DURMAYA ÇALIŞIN: STRES, VÜCUT DİRENCİNİ AZALTARAK HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARAN EN ÖNEMLİ ETKENLERDEN BİRİ. BU NEDENLE, ÇEŞİTLİ YOLLARLA STRESTEN UZAKLAŞMAK, SAĞLIKLI KALMAYI DA BERABERİNDE GETİRİR.

KALABALIK YERLERDE KENDİNİZİ KORUMAYA ÇALIŞIN: TOPLU TAŞITLAR, SİNEMA, TİYATRO GİBİ KALABALIK YERLERDE GRİP OLAN BİR KİŞİNİN AKSIRMASI İLE VİRÜSLER BÜYÜK BİR HIZLA (160 KM/SAAT) HAREKET EDEREK 3-4 METRE UZAĞA YAYILABİLİR. BU TÜR YERLERDE HAVALANDIRMANIN İYİ OLMASINA VE TEMİZLİĞE DİKKAT ETMEK GİBİ BASİT TEDBİRLERLE GRİPTEN KORUNABİLİRSİNİZ.

DÜZENLİ UYUYUN: BİR GECE UYKUSUZ KALINDIĞINDA, VİRÜSLERE KARŞI SAVAŞAN VÜCUT HÜCRELERİ YARI YARIYA AZALIR. MÜMKÜN OLDUĞUNCA DÜZENLİ UYUYUN, BU DÜZEN BOZULURSA MUTLAKA TELAFİ EDEREK VÜCUDUN UYKU İHTİYACINI KARŞILAYIN.

GRİBE YAKALANMIŞ KİŞİLER İLE YAKIN TEMASTAN, ORTAK EŞYA KULLANMAKTAN KAÇININ.

EN İYİ TEDAVİ: DİNLENMEK
YATAK İSTİRAHATI YAPILMALI VE BOL SULU GIDALAR TÜKETİLMELİ.

Ellerinizi sık sık yıkayınEllerinizi yıkamak sizi birçok bulaşıcı hastalıktan olduğu gibi gripten de koruyacaktır. Bunun yanısıra bakterilerden korunmak için kullandığınız telefon ahizelerini ve çalışma masası gibi yüzeyleri düzenli olarak dezenfekte etmelisiniz. 

Grip olan arkadaşlarınıza yaklaşmayın

Çevrenizde grip olan kişilere çok yaklaşmamaya ve telefon, bardak gibi eşyaları ortak kullanmamaya dikkat edin.

Beslenmenize dikkat edinBağışıklık sisteminizin zayıflamaması için düzenli ve dengeli beslenmeye özen gösterin. Tek yönlü beslenmeden kaçınarak bol bol sebze ve meyve tüketin. Yetersiz uyku, aşırı alkol ve sigara tüketiminin de bağışıklık sisteminizi zayıf düşüreceğini unutmayın. 

Mevsime göre giyinin

Sonbahar-kış aylarına uygun kalın ve yünlü kıyafetleri tercih edin. Fakat terli kalmanın da hastalıklara davet çıkaracağını göz önünde bulundurun.

Düzenli egzersiz yapın

Vücudunuzun mikroplara karşı dirençli olması için bağışıklık sisteminizi güçlendirmeniz gerekiyor. Düzenli yapılan egzersizin ise bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olduğu biliniyor. Bunun için gün içinde kısa da olsa egzersize zaman ayırmaya çalışın.

Bal

Bal ve pekmezin soğuk havalarda vücudun ısınmasına yardımcı olarak grip ve benzeri hastalıklara karşı koruyucu özelliği olduğu biliniyor.

Yoğurt

Sağlıklı beslenmenin en önemli gıdası olarak tanınan yoğurt, araştırmanın sonuçlarına göre soğuk algınlığını önlüyor. Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı çalışmaya göre, her gün yoğurt yiyen kişiler kışın daha az hastalanıyor.

Domates çorbası

Amerikan Klinik Gıda Gazetesi’ne göre, sağlıklı yaşam için domates vazgeçilmez yiyecekler arasında bulunuyor. Domates ağırlıklı beslenenlerin enfeksiyonla mücadelede dirençli oldukları belirtiliyor.

Sarımsak

Sarımsak, grip virüslerinin vücutta çoğalmasını engelleyen allicine ve aliin maddelerini bol miktarda içeriyor. Dolayısıyla günde 3-4 diş çiğ sarımsak yemek, gripten koruyor.

SAGLIKLI GUNLER , IYI CALISMALAR ……………

Posted in Uncategorized | Etiketler: , , , | Leave a Comment »